2
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
571
Okunma

Âşık susmaz, turnam çağırır seni,
Saz döşünde oynar kekliğin,
Nar tanesi düşer toprağa terin,
Gönül Kâbe’mde duamsın, Silifke’m.
Bastığı yeri titretir Torosların efesi,
Yiğidin harman yeridir, gönül kalesi.
Yörüğün damarında sevdasın,
Elinde taşıdığı meşalesin, Silifke’m.
Savrulur al yazma poyrazın dilinde,
Şalvarı rengârenk, oyası dizinde.
Gümüş kemer parlar ince belinde,
Yörük kızıdır o, nazlı Silifke’m.
Andız pekmezin şifadır dağların,
Böreklerin şahı ham çökelek, damak tadın.
Sepetlerin kraliçesi kırmızı çileğin,
Bağrında öz evlat beslersin, Silifke’m.
Tarihin sesi kaleden gelir,
Şenlik kurulur masada keşkeğin ziyafeti.
Batırığın tadı ulaşır yedi cihana,
Karacaoğlan’ın sazısın sen, Silifke’m.
Kaşıklar selam verir, eğilir toprağa,
Halayın gölgesi düşer dağdan ovaya.
Nazlı gelin gibi süzülür sekerek,
Sevdayla bağrına basarsın, Silifke’m.
Kaval çalar çoban yayla yolunda,
Al yazmalı yar süzülür kolunda.
Kıl çadırın gölgesi huzur verir yuvaya,
Kozasını ören kelebeğimsin, Silifke’m.
Dağlar baş göz eder sevdayı aşkla,
Bin yıllık gelenek yazıldı destanla.
Yüzyılların, sevabı, günahıyla,
Ana, baba, gardaş, evlatsın, Silifke’m.
Remziye ÇELİK
5.0
100% (3)