0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
89
Okunma
Bir sabah uyandım,
Gözlerim pencerede seni ararken,
Kendi kendime yalan söyledim yine:
"Belki bugün dönersin..."
Ama içimde bir ses,
İnatla fısıldıyor her sabah:
"Dönmeyecek..."
Gömleğimin cebinde kırık bir fotoğraf,
Solmuş bir gül gibi taşıyorum adını,
Kendimi kandırarak,
Kimi zaman sokağın köşesinde,
Kimi zaman rüzgarın savurduğu bir saç telinde seni arıyorum.
Her yerde...
Hiçbir yerde...
Ne yapsam unutamıyorum,
Ne mum unutuyor,
Ne yol,
Ne de şehir ışıkları...
Gözüm her köşe başında seni beklerken,
Kendi omzuma yaslanıyorum artık.
Kendi kendimin yoldaşıyım şimdi.
Biliyorum,
Dönmeyeceksin.
Bir başkasının sabahlarına doğuyorsun belki de,
Bir başkasının kahkahasına karışıyor sesin.
Ama ben,
Ben hâlâ eski şarkımızı mırıldanıyorum sokaklarda,
Hâlâ o eski bankta sana yer ayırıyorum.
İsyan mı?
Evet var içimde!
Sana değil, kendime...
Çünkü sevmeyi bu kadar bilmeyen birine,
Kalbimin tapusunu verdiğim için.
Sen,
Belki adımı bile unuttun şimdi,
Ama ben seni,
Her sabah yeniden tanıyorum içimde.
Ne zaman bir yağmur yağsa,
Ne zaman bir kuş telaşla kanat çırpsa,
Adını koyuyorum her damlaya, her çırpınışa.
Sana benzeyen her şeyi,
Sana benzetip kendimi yaralıyorum usulca.
Ve bil ki,
Bu şehir eskidi gözümde,
Senle gençti sokaklar,
Senle yeşeriyordu ağaçlar,
Şimdi bütün dallar kırık,
Bütün yapraklar dökük içimde.
Belki bir gün,
Başka bir adama tebessüm ederken,
Gözlerinin bir köşesinde beni hatırlarsın,
Ama ben...
Ben her gün,
Kapanmayan bir yara gibi seni taşımaya devam edeceğim.
Çünkü bazı aşklar ölmez,
Sadece susar,
Ve ben senin sessizliğinde,
Ömrüm boyunca susmaya razıyım.