0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
217
Okunma
Gölge düşer bazen en aydınlık yüze,
Bir ağırlık çöker sebepsiz omuzlara.
Nedendir bu yorgunluk, bu bitkinlik içimizde?
Dönüp bakınca görürüz: İnsanı insan yorar işte.
Beklentilerin sessiz çığlıkları yankılanır,
Anlaşılmamış sözler birikir, katlanır.
Empati köprüleri yıkılır usulca dağılır,
Geride yalnızlık öylece durup izler.
Kimi zaman bir bakış, bir imalı söz yeter,
Kırılan umutlar, dökülen gözyaşları beter.
Yürek bir cam misali, çatırdayan o sesler,
Derin yara içimizde kalır İnsanı insan yorar işte.
Maskeler düşer, gerçek yüzler belirir ansızın,
Hayal kırıklıkları birikir kalbin ıssız yerinde bakın.
Güvenin sarsılması, yitirilmiş inancın,
Ruh yorgun düşmüş, tükenmiş sabrın.
Oysa en güzel şarkılar insan sesinden yükselir,
En sıcak tebessümler bir çift gözde gizlenir.
Ama bu karmaşık bağlar, bu incecik ipler çekilir,
Bazen de en derin yaraları açar, en çok bizi tüketir.
İnsan insanın kurdudur derler ya bazen,
Belki de en büyük sınavımızdır bu yüzden.
Anlamak, affetmek, sevgiyle yaklaşmak varken,
Çoğu zaman yorarız birbirimizi bilmeden.
Ve en sonunda, aynaya baktığımızda görürüz ki,
Bu yorgunluğun izleri yüzümüzde belirginleşir.
İnsanın insana ettiğini, kimse edemez en derin yorgunlukta budur,
Ne teni yıpratır ne de kemiği, ruhu kemirir
İnsanı insan yorar işte.
5.0
100% (1)