0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
207
Okunma
Boğazören’in toprağında açtı gözünü,
Kış dumanı, yokluk sardı her yönünü.
Altı yaşında sustu bir ninni sesi,
Annesizliğe gömdü çocuk özünü.
Sedef bacısıyla bir yürek olmuştu,
İki minik kuş, sabrın gülü solmuştu.
Babası evlendi yeniden bir günde,
Kardeş üstüne kardeş yol bulmuştu.
On bir can bir damda, ekmek bölüştü,
Bir göz odada sessizlikle övüştü.
Daha on iki yaşındaydı Şehriban,
Gelin dediler, çocukluğu sövüştü.
Kınalı ellerde bebek değil çile,
Gelinlik değil, yük giydi sessiz bile.
Yorgan değil serildi umutlar yere,
Gözyaşı karıştı tandırın küle.
Yokluktu yoldaşı, yastıkta tasa,
İnek sağdı, tarla sürdü, ekmek kasa.
Altı evladına analık etti,
Bir gül büyüttü her kırık dalda.
Süt verdi, ömür verdi, diz verdi, sabır,
Sustuğu her sözde bin tane kabir.
Ne sevda bildi ne bayram eğlence,
Bir tek duayla yaşattı kaderi.
Sedef bacı da bir yanındaydı hep,
Omuz omuza, yokluğa karşı sefer.
Ne çok şey geçirdiler içlerinden,
Bir dağ gibi kaldılar, dimdik, ser.
Seksen beş yaşında şimdi nazlı bir çınar,
Gözlerinde tarih, yüreğinde bahar.
Sivas’ın taşından, Anadolu’dan,
Şehriban Ana’dır, destanı arar.
Berlin. Mayıs. 2025
Pevruzi Hasan
5.0
100% (1)