22
Yorum
97
Beğeni
5,0
Puan
844
Okunma
Göçmen bir rüya gibiydik
Kök salmadan çiçek açanlardan.
Aynı avluda serpilmiş akrabalıkla
Her daldan bir ses, her yapraktan bir gülüş.
Bahçemiz, dutların göğünde saklı bir masaldı
Gül susar, iğde dua ederdi akşam serinliğinde.
Tulumbadan çekilen suyla yıkanırdı günün yorgunluğu
Sundurmaya serilen kilimlerde uyurdu zaman.
Yer sofrası, bir evrenin merkezindeydi
Yengemin esmer ekmeği
Toprağın sesi gibiydi damağımda.
Ananem, reçel kaynatırken kavanozlara
Çocukluğumuzu sığdırırdı.
Dayımın güvercinleri vardı
Gökyüzüyle fısıldaşır
Kanatlarında umut taşırdı belki.
Biz de uçmayı sanırdık
Henüz yere düşmeden.
Şimdi...
Bahçe bir sessizlik albümü,
Ağaçlar dağılmış, sular kurumuş
Kilimler toza karışmış.
Ve biz
Birbirimize mayalanmadan ekşiyen zamanlarız.
Göçtük, evet...
Ama ardımızda kalan ne evdi
Ne ekmekti, ne de bahçe.
Asıl bizden göçen
Kendimizi birbirimizin içinde sakladığımız o ilk gündü.
Şimdi herkes başka bir toprağın gurbetinde,
Ama en derin gurbet:
Aynı dili konuşup
Aynı sessizlige düşmek.
Ferdaca
5.0
97% (35)
4.0
3% (1)