yağmur değmeden toprağa.../sel vurdu harran ovasına
Kubbelerin üstünde yükselen güneş
Yakarken teni, Dokunamıyor yüreğin üşümüşlüğüne… Bir yazgıdır; Çocukların ellerinde çizilen, Pamuk kozasının bıraktığı Çaresizliğin çatlakları. Çatlaklar kanar, Çaresizlik sızar. Kirli ve masum yüzlü bir çocuğun Olmayan hayallerindedir Umutsuzluğun resmi… Bu şehirde yoktur Kuşlara sığınak olacak bir dal Bu yüzden kuş cıvıltıları ile uyanamazsın Hiçbir sabaha… Yoktur caddelerinde çocuk gülüşleri Göremezsin bu yüzden Yaşama sevincini… Yaşanmamışların bedelidir bu İşte bu yüzden Yağmur değmeden toprağa Sel vurdu Harran Ovasına… Sessizlik kelpiç duvarlarına gömülürken Şimdi bir feryattır,suların üstünde yükselen Harekete geçmiştir, Yazgıyı kabullenişteki durgunluk Bir yoldadır, Nereye gideceğini bile bilmeden Ardında bıraktığı kendisi Onu bekleyen ise ait olamayacağı iken Şimdi başka bir yol çizilmeli Satır aralarında kaybolan sözlerle değil. Güneşi vaat etmemeli cümleler. çünkü Güneş ne resim de ne şiir de Gökyüzünün ta kendisinde. Fırçalar alınsın,boyansın gökyüzü maviye. Altında çocuklar gülüşsün Çatlaklar bağlansın Artık sızmasın kan aralarından… Bırakın kelimeleri Fırçalar alınsın, boyansın gökyüzü maviye Ki o mavinin altındaki yollar Umuda varacaktır… Kasım 2006 |
kutlarim
saygilarimla