ARABACI
Yeter arabacı, daha ne kadar gidecek araba bu hal.
Görmüyor musun? Kan ter içinde kalmış atların. Bırak; ayakta duramıyor zavallılar, yok ki ayaklarında nal. Şaklamasın artık kamçın boyunlarında, vardır elbet sonu her sabrın. Nereye varırım sanıyorsun? Araban son hız gidiyor. Bak duymuyor musun bu ahenksiz sesleri? Her yanı gıcırdıyor. Cansız bir ağaç, bir demir bile isyan etmiş, bir bir sesleniyor. O hangi insafsız kol ki, koşsun diye durmadan kamçılıyor. Bilmezsin sen bu yolları gittikçe uzar, yönü olsa da belli. Durulur birçok handa, değişiverir tekerlerin üçü, beşi. Bunca emeğin karşılığı diye, atarsın önlerine yemi. Birde haykırırsın utanmadan,”haydi geçeceğiz bu tepeyi. Bir değil, iki değil bu tepeler geç, geç tükenmez ki. Bu uzayan, kıvrılan yılan yollar, gitmekle bitmez ki. Şaklatma artık kırbacını dili yoktur, atlar yeter diyemez ki. Kendin çek arabanı, sonu vardır her sabrın, bu böyle sürmez ki. 10.8.1981/İstanbul |
Bir değil, iki değil bu tepeler geç, geç tükenmez ki.
Bu uzayan, kıvrılan yılan yollar, gitmekle bitmez ki.
Şaklatma artık kırbacını dili yoktur, atlar yeter diyemez ki.
Kendin çek arabanı, sonu vardır her sabrın, bu böyle sürmez ki.
Kutluyorum güzeldi dizeleriniz.
Saygı ve selamlarımla.