YASAKLI RUH
Baskın yemiş tutuklu gibi,yasaklı ruhun izlerini taşıyorum…
Ayışığı, sürgün yemiş gecelerden gülümserken, Ayaklarına pranga vurulmuş yalnızlık Yüreğime düşen kırçiceklerin inadına.. Katran yitmelerden kadranını bileyerek,ayrılık senfonisini fısıldıyor… Notalar eksik,makam kopuk,dinleyen dinletenden yorgun…. Hüznü sonbaharı yaşıyor gönlüm..kırık ezgileriyle birlikte.. Kelimeler yorgun…sözcükler anlamlarını yitirmiş… Kalem suskun….susma hakkını kullanıyorum… Sus deli gönül!… Bıçak sırtı geçmişe inat…gördüklerin, göreceklerinin kefili … Hissettiklerin, hissedeceklerin bedeli.. Yazmak, konuşmak, çözüm olsaydı şayet… Sen bunları çoktan dile getirirdin elbet….. O yüzden, hayata geç teğet… Mutluluk hakkınsa eğer…yaşadıkların, yaşayacaklarına değer… Oysa; her şey masalmış, anlatılandan meğer… Buzdan gözyaşları…Kumdan kaleleri…yapbozdan oyunları heykelden resimleri, çizmekse hüner… Gönül bunları istemese de resmeder Hayat bu işte!... Bazen kandırır, bazen de böyle oyalar…yaş vucudun altında bükülür… Geçmiş, kambur olup karşında dizilir… Yaşanılan tüm hatıralar,zamanın akışına yenik düşer silinir… Hayat tekerrür…yaşam alnına yazılmış bir mühür… Sen ise bunları yaşıyorsun melul melul….. İsyan etsende...aynalarla küsende…. Takvim yapraklarınla barışmasan da …bu ben değilim desen de … Fiziğin de, metafiziğin de budur aslında…….. Gizemm |