2
Yorum
33
Beğeni
0,0
Puan
507
Okunma
talan edilmiş bir ömrün ayaklarından
sana sesleniyorum orada mısın ismail
ruhun en zifiri halini resmedebilseydi zaman
araf’ta can çekişen bir kalbin heyulasını
yansıtırdı gözlere
......
karanlık dehlizlerden geçiyorum ismail
azrail bulaştı toprağıma kefenimde kan gülleri
canı çekilmiş günlerin ayazında gölge ruhlar
kalbime miadı dolmuş yıldızları döşüyorlar
karanlığa mahkumum ismail
gökyüzünün feri söndü
suyu kuru kuyulara
çekildi gözlerim
.......
artık güneş doğmaz
bu virane ruha bu izbelere
umudun soğuk kazanlarda
kaynadığı
bu yerlere
daralan kısalan günlerin ağırlığını tartamıyorum ismail
artık aynı telden konuşmuyoruz mevsimlerle
bir tek kara kış var artık- ellerim ayaz
-ellerim zemheri donuyorum
buzlu camların karartısında
keşke sesime ses
verebilsen
ismail
bulabilirdim belki karanlığın kör noktasından ışığı
belki yeniden resetlerdim kahır yüklü dilimin alfabesini
silebilirdim belki kan emici vampirlerin
defterlerden ayak
izlerini
geçiyor aylar günler kırık kapıların tokmağından
yavaş yavaş hızla yok oluyorum ismail
güneşin soldurduğu bir nokta kadar hükümsüzüm
sürgün yemiş varlığımın son direnişi son yakarışı
son başkaldırışı son çaresizliği
acısız ve kansız ölüm var mı
söylesene be ismail
......
eprimiş bir ağıtla kezzaplarla yıkanıyorum
üstüne tuz bastığım yaralarımla
istemeden
karındaşım
her gün
zencefil sarısı bir yüzle çırpınıyor azrail tepemde
ellerini dallarını bana ver ağacın yaprağın olayım ismail
son hediyemdir bu sana ziyan bir ömrün
haritasını bırakacağım
avuçlarına
.....
dinle
rüzgârların son şarkısını
hisset erguvanların o güzel rahiyasını esintisini havanın ne de güzel yayılıyor
ruhtan kalbe ve bu dünyadan öteki ukbaya
-ah! yeniden sevsene beni be ismail
.......
ayşe uçar
2702202513:55