1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
135
Okunma
Dışarıda kara kış üzerimde bir penye
yetiştirdiler üzümü bağında asma aliye
bak hepsi tarumar şarabım basma sepette
eskimiş eldivenleri ve kılıcıyla adaleti aliye
oklar söküldü el değmemiş topraklardan
dediler bizi sev ve an dediler nişan yan
on ikiye kadar okumadılar ondan
son kurdun postunu alıp tilkiye dokunmadılar ondan
Ellerde hatmedilmiş sözlükler
burunları daraltmış kulakları küçültmüştü ağır gözlükler
Harabe evlerin ağırdı elleri
yetişemiyordu hacetine kürekler
atlası çarpıtılmış sınırların her bir yanında toprak gözlerim
biraz kurumuş ağzım çatlamış tökezlemelerım
bitmiyordu yolunmuş kargası akbabası
birbirinden beslenen familyası
garbın yolu sarılmışsa tarafından afacanların
ekmeğini suyunu ve yolunu yesinler afakanların
zerk edilen griler çokerken tüm mezarlara
kendim yazar kendim çeviririm bırakmam toy yıkıklara
kulakları tırmalıyorsa yerli türküm benim
dünya vatanının her yerinde türk eri türk evi
basmakalıp doldurulmuş zamansız çiçekleriniz
üst tarafında yoktu diye mi portmantomda kürk yeri
5.0
100% (2)