37
Yorum
81
Beğeni
4,9
Puan
969
Okunma
GÜZERGÂHIM
Güneyin gerdanlığında
bir inci tanesi olan memleketimde
Alabildiğine yeşil
Ziraat bahçesi civarında
Yürüyorum bir akşamüstü
Huzur elçisi kokusuyla
Başımı esrikleştirirken portakal çiçeklerinin ıtri
Çarmıha geriyorum tüm parfümleri
İsyan bayrağı çekiyor güz gülleri...
Yavaş yavaş urbasını değişiyor gökyüzü
Bedelini tebessümle ödediğim
Gün batımını izliyorum bedava
Kulaklarımda kardeşliğin senfonisi
Gizlenirken pamuk kanatlar
Güler yüzlü bir ay düşüyor semaya
Yol boyu eşlik ederken bana
O revnak, gök lambasını izlemek bedava...
Ertesi gün düştüm yine yollara
İstikametim özerli mahallesi
Bir şato edasıyla
Bakışlarımda boy veriyor
İlk Kurşun müze evi
Ruhumu titreten bir heyecan
çocuksu bir sevinçle giriyorum içeri
Onurlu duruşlarıyla
mevzilenmiş asker gibi
karşılıyor beni
İstiklal neferi dedelerimizin cemali
Selim Çavuş’u, Hacı Emin Hocası,
Mustafa Deliağa ve Kara Hasan Paşasıyla almışlar burda yerlerini
Balmumundan yapılmış olsalar da
Öyle çok gerçeğe benziyor ki bu yiğit Anadolu güneşleri
Dokunsam dile gelip
anlatacaklar o günleri
Hüzün mü! gurur mu tasvir edemediğim
İçimi burkan garip duygular
Buram buram tarih kokusu
Mağrurca geziyorum bu üç katlı şatoyu
Kılıçlar, hançerler, silâhlar
Mânâ deryası odalar
Vatan uğruna çekilen ezaların çetin izi alnımda
Saygı ve mihnetle seyahat ederken ruhum
Tarihin namlı sayfalarında
Bozlak bir türkü mırıldanıyor lâl dilim
Yağız atlar koşturuyor kanımda
Gururumu okşarken kanlı bir istiklâl
Omzuma binen yükün
ağırlığı ve şükranla ayrılıyorum o şehadet makamından...
Oy benim yiğit Dörtyol’um
Korumak için vatan toprağını
Satarak tüm varlığını
Direnişi başlatan sen
Kuvayi milli teşkilâtını kuran sen
İlk kurşunla şanlı bir tarihe imza atan sen
Şimdi açtın kara bağrını
Çerkeze Laza kürde
İstikamet eden edene
Büyük Türk’ün sadık dostlarımdır dediği yere
Güncemin güzergâhı
Yeşilköy kırık köprüye
Roma döneminden miras kalan bu köprü
Yenik düşse de zamana
Tarihin efsununu taşıyor hâlâ kırıklarında
Ve geçilmez kanyonu!
Geçilmez sözcüğünü rivayet kılıp
Türk milletinin irade-i nefsine sığınıp
İnancın azmiyle geçiyorum
Çağıl çağıl akan taşlı derelerden
Geçilmez kanyonunu da
Az mavi imge
Az biraz deniz havası
Aşka davet ediyor
D vitamini ve iyot kokusu
Sakin sıcak nefesiyle
Kumsalda cana can katan
bir sevgili
Dalgaların lirik sesi
Ertesinde çıkarken
engin mavilerden yeşil tepelere
Nefes aldığımı hissediyorum
Memleketimin van kedisi gözlerinde
İstanbul’u dinlesin Orhan Veli
Dayadım sırtımı amanosa
Mancınık kalesinden
Akdenizi izliyorum ben de
Kale odaları, sarnıçlar, merdivenler,
Ok atmaya yarayan mazgal pencereler
Ve ermeni kralı Hethumun yazdığı kitabesiyle
Çağlar ötesindeyim Konaklı köyünde
İlerliyorum biraz daha yukarılara
Yeşilliğin şah damarına
Kayınlar, çınarlar, köknarlar, çam ağaçları
ve doğal güzelliğiyle yaylalar hedefimde
Büyük bir cami görünüyor ilerde
Yaklaşıyorum iyice
Şadırvanlar arasında bir türbe
Ziyaret etmeden geçilmez kültürümüzde
Çorba koyuyorlar önüme
Ecdadın misafirperverliğiyle
Tefekküre salan bir maneviyat duygusu sarıyor ne hikmetse
Rakım ı arttırarak çıkıyorum yaylalara
Yarım gaz ilerlerken
Kıvrımlı dağ yollarında
Bir başkadır benim memleketim çalıyor radyoda
Geçerken kayınların, mis kokulu pürenlerin arasından
Bayramlık telâşı var kalp atışlarımda
Gelip saçlarımı okşuyor çocukluk anılarım
Gün doğmadan kalkmış annem
Ekmeği almış fırından
Çıkarmış tereyağını yayıktan
Uyanıyoruz hazır kahvaltıya
Off! Anılar
Buğulanıyor bakışlarım
Kirpiklerimden yanaklarıma düşen damlalar eşlik ediyor
Burnumun direğindeki sızıya
Dalgın anılarla geldim Topaktaşa
Doğa da yürüyüş için harika bir fırsat
Patika yollardan erişmek Mığır tepesine
Uzansam bulutları tutacağım doruklarda
Özgür kuşlar gibi
Balkıyan kanatlarımın seyrinde
İzliyorum dünyalık güzellikleri
O kadar çok gezecek yer var ki
Taşoluk, düvencinin çayı, domuz damı,kapılı derken
Pınarlardan su içerek
Temiz havayla ödüllendiriyorum ciğerlerimi
Huşu ile dolaşırken doğa da
Mistik bir ney çalıyor kuş sesleri
Bin bir çeşit bitki ve ağacın ikramıyla
Eyvallah diyorum
Teyakkuza geçen yaşamak sevincime
Eylül de başka Ekim de başka
Kasım da renklerin cümbüşü bambaşka
Cennet manzaralı memleketimde
Eş dost yarenle pazar gezmelerinde
Cirit atıyor balıklar
Beşikgölde Küşne de
Masa atıyor kimisi soğuk suların içine
Kimi tahta köprülerin üstünde keyifle demlenmekte
Şenlenir sahriyeler kahkahalar eşliğinde
Gastronomi şehrimiz Hatay’a bağlı olmamızdan mütevellit
Unesco onaylıdır yemek ve mezelerimizde
Amanosla Akdenizin bakıştığı
Van kedisi gözlerde aldım ilk nefesi
Yine bu inci tanesi memleketimde vermek isterim son nefesimi...
5.0
97% (35)
1.0
3% (1)