HALA SES SEDA YOK
Hala ses, seda yok, yılgın umuttan
Bir farkım kalmadı, cansız anıttan Mum misali, damla, damla döküldüm. Düşen yağmur gibi, yorgun buluttan. Ayın ışığında, yoklarken seni Bulutlar içinde, saklarken seni Şafağı özleyen, güneş gibiyim. Karanlık gecede, beklerken seni. Yüreğim hissetmez ayaz kışını Giden akıl gerçek sanar düşünü Gelip geçen mevsimleri şaşırdım. Zamansız uçurdum, gönül kuşunu. Acıları tad eyledim kendime Kedersizi ad eyledim kendime Huzuru ararken yalan dünyada. Umutları yad eyledim kendime. Ne fayda, gerçekler, saklanamıyor Günahlar ruhlarda, paklanamıyor Değeri kalmamış, sevgi, saygının. Dikeninden güller, koklanamıyor. Ortak olan yoksa keder, neşene Dostluk mezarını deşen, deşene Kalp gözüyle bakar isen görürsün. Gözlerden, gönülden düşen, düşene. Yalan dünya döne, döne yorulmaz Gönül sevdiğine küsmez, darılmaz Başka yerde boşa çare arama. Kalp yarası ilaçlarla sarılmaz. Yürüyen yetişmez, önde koşana Bentler engel olmaz, coşup taşana Böyledir kanunu, yalan dünyanın. Vadesi dolarak, göçen göçene. A. Kadir YALDIZKAYA |