YILDIZ EKMEK
...
bir insan vardı, düşümüze düş katan çoğaltıp insanı, yoğurup yoğaltan ruh gibiydi hali/ yorgunluktan... ekmek yapardı; bildiğimiz tandır ama tadı tuzu başkaydı mayasına yıldız tozu katardı... hep birden üşüşürdük kapısına tıklardık camını alıştık ya yemlenmeye vakitli vakitsiz kapısını vururduk serçeler kumrular güvercinler gibi didinir dururduk... var mı böyle başka biri her işi hayrına yapan/ yaptıran yıldız tozu toplayıp uzak dünyaları bize tattıran... görmek ister misin / sen de bak ama o öyle bir yerde ki göremiyeceğin kadar uzak... o hâbib’di / deldi dağları bizim için şirin’e aşkımız onun yüzünden baktım / gözümün önündeydi ansızın kayboldu birden esin perileri gibi şiire aşık olanlar yürüdüler izinden.. olacak o kadar susuz hamur yoğrulmaz dolanırken göklerde / yıldızlar hiç yorulmaz... Şaban AKTAŞ 19.10.2008 |