Fink Üçlemesi...
1- Kubbe altında nefeslenen son mor kanber!
... Kan hastalığı işportacıları meme uçlarında halen Nasıl da yakışırdı o şort kısacıktı oysa bacakların Vurmasaydı keşke sümbüllerin gölgeleri dizlerine böylesine Ve Tutabilseydin verilen sözlerdeki reveransa durmuş kral kelebeklerini şevkatle; Bile isteye öldürmezdin belki çocukluğunu *uzun gecelerde... 2- Kubbe altında nefeslenen son mor kanber! ... Tek adresidir Beykoz sakatatçısı kalbini arayanların Fakat Üzülme *sen sakın Bedavaya da verilir orda ciğeri beş para etmezlerin ciğerleri isteyene Vesvese sandalları kalkar sahilinden kirası üç kuruşa bir ömür Söylemiştim; Affı yoktur topraklarımın yalan aşka ...! Kalpazan bir klavyenin tuşlarında hayat bulan dudakların, doğruyu söyler mi bir kez olsun; kaç ismin var taştan kapısında lahit mezarının? 3- Kubbe altında nefeslenen son mor kanber! ... Ölüler için neden ayakta kılınır namaz/lar? Dirilip çıkıversem tabutumdan *cemaatime g-öz dağı; İlk bozanım olur muydun safını mucizeme koşarak korkusuzca? Ah be! O Elli tonuna inat grinin Kırbaçlatır mıydın her birini tek tek çillerinin? Utanmadan abilerin olacak ihtiyar heyetinden Çarmıhlatır mıydın bedenini bir çınar gölgesine çırılçıplak? Güzel yüzündeyken ellerim diz çöker miydin affına ayırmadan gözlerimden gözlerini? Ki İnan bana artık ne olur Ölüler diyarındaki her şey Ama Her şey Koca bir yalandan ibaret Uykusu ağır olup Asla uyanamayanlar için! (Yıldıray Kızıltan) |
selamlar