Topraktan Yağmura
Gürül gürül
Patlatırken Ve Boşalırken gök Vakte ve Yere Anca Uyuya kalmıştı Dalmıştı ağırlaşan Bayılan kapakları “Aida Opera”sının gösterimi Devam ederken ekranda Zorlamaktan Yerinden çıkmış gibi Ağrıyan omzuna Batarken ara ara Mızrak gibi acı Yarı oturur gibi Koltuğunda Rüzgarlarla vuran her Damla, çılgın Islaklığını sürüyordu Çarpıyordu bir yandan Puslu hırçın yüzüne Gecenin Yağmalıyordu Kazıyarak tozları, boyaları Camlarından Duvarlarından Ovalayıp sağarak cilalıyordu Dışarda Islığından uğultusuna Eğilen bükülen Savrulan zeminlerin Sustukça Haykıyordu Gök, yere Sustukça Yükselirken ateşi Sabrı bulutların Düşürürken yıldırımları Çatlatırken, flaşı Işığıyla yararken Perdesi aralık sonu Karanlığı Ve Sustukça Parliyordu hayali Yarı kendinden geçik Ayılırcasına rüyadan Islak ve nemli Boynunu geriye attı Bir an Dik tutabildiği Yastığa Sımsıkı kapattı Gözlerini Bağlayarak Göğsünde ellerini Hıçkıra hıçkıra, aktı Sele, yele karıştı Uyuştukça kasıldı Dokunamadıkça hasreti Çoğalan Azalan Dağlanıp da Saramayan Bağrında Uyuyamayan Sesi Sayıklarken İsmini Sen Yağmur’sun Ben Toprağın |