KESİK DARAĞACIŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Kara
Celladım biliyor...
Şafağı bekliyorum,
Şafağa beş var. Adımlarımda geçmişin izleri, Darağacının dallarını kim kesti. Nasıl asacaksınız şimdi beni? Kara celladım bu sefer, Deviremeyecek sandalyeyi. Bir yıldız kayıyor kuzeye. Kendimden bile sakladıgım Bir dilek tutuyorum. Ama ölürken celladıma fısıldayacağım. Şafağa beş var Güneş doğmuyor... Gönlümde bir sancı, Çocukluğum kadar eski. Hangisi diye sormayın İçinden çıkamam ki. Oyuncaklarım hep kırık dökük Köşelere atılmış, düğmem sökük, Annem kızacak şimdi bana. Güneş doğmuyor/şafağa beş var... Işıklardan kaçıyorum, Âmâların dostu karanlığa. Tek rengim kalıyor, siyah... Seni çok seviyorum. Son sigaramı da içiyorum, Izmariti ağzımı yakana kadar. Artık şehirlerimiz bile ayrı Hafiften yağmur başladı, Gözyaşlarıma karıştı suyu... Yokluğun son su damlası, Nasıl içerim onu. Kapımın anahtarı/yüreğimin tadı tuzu Ateşin közü/ işin özü Ben senmişim. Güneş doğmuyor/şafağa beş var. Biliyor musun,bugün salı Perdelerim yine kapalı. Yoksun kedimiz bile farkında, Kovalamiyor yumak/atmıyor tırmık Yemedi mamasını/öylesine miskin miskin Senin köşene bakıyor. Gözlerin ela/saçların sarı Gölgen dolaşıyor odaları. Elimde resmin/yüreğimde ismin Tek eksik olan cismin. Güneş doğmuyor/şafağa beş var. Nasıl asacaksınız şimdi beni, Kesilmiş darağacı... |