SENSİZ DE OLUYOR MU GÜLÜM?Sevgili, Ellerimden kayıp giden hayalimin kırık dökük izleriyle yazıyorum sana bu mısraları. Bu, olmamış bir hikâyenin, yaşanmamış bir masalın, göğsümde taş gibi duran acısının dili... Sana kavuşamamanın tarifsiz sancısı var her harfte. Ama bil ki, yazmak benim için konuşmaktan daha kolay, çünkü kelimeler susunca acılar daha derinleşiyor. Seninle bir düş kurdum, sevgili. Adına "biz" dedim, bir ömürlük olsun istedim. Ama bu düşün dalları kırıldı daha filizlenmeden. Sana yaklaştığım her adımda yollar uzadı, aramızdaki mesafeler konuştu bize, "Olmaz," dedi. Belki kader dedi, belki sen dedin, belki de ben... Ama ne fark eder? Artık biliyorum ki bu sevda, benimle başlayıp yine bende bitecek. Sensiz de oluyor mu, gülüm? Öyle diyorlar ya, insan her şeye alışırmış. Ama alışmak ne büyük bir yalanmış meğer. İnsan alışmayı öğrenirken yüreği küçülüyor, koca bir sevdanın ağırlığını taşımaktan yoruluyor. Sensiz geçen her gün biraz daha eksiliyorum, sevgili. Nefes alıyorum ama yaşamıyorum. Gülüyorum ama sevinmiyorum. İnsanlara karışıyorum ama yalnızlığımı alıp götüremiyorum. Her gün kendime soruyorum: Seni sevmeden önce kimdim? Sen hayatıma girmeden önce bir şeyler eksik miydi, yoksa var olan bir şeyi seninle mi yitirdim? Bilmiyorum. Bildiğim tek şey, seni sevmekle başladığım bu yolculuğun bambaşka bir cehenneme dönüşmüş olması. Ve şimdi, elimde yalnızca seninle olmayan bir geleceğin hayali var. Ama sana kızamıyorum, sevgili. Nasıl kızabilirim ki? Hayatın bizi başka uçlara savurmasına mı, yoksa kaderin ellerimizi birbirine bağlamamasına mı öfke duymalıyım? Belki de olması gereken buydu. Bazen, seninle olamamak bile seni sevmekten güzel geliyor. Çünkü sevmek, dokunmadan, sarılmadan, hatta konuşmadan bile güzel. Senin var olduğunu bilmek yetiyor. Ama işte, bu yetme hali de öyle yoruyor ki beni... Her sabah senin olmadığın bir dünyaya uyanmak, her gece hayalini gerçeğe çevirememenin acısıyla baş başa kalmak... Buna "yaşamak" demek çok acımasız değil mi, sevgili? Bunları, yazarken senden bir mucize beklemiyorum. Sadece bilmeni istiyorum. Seni sevmek, bana bir ömür yetmeyecek kadar büyük bir hikâye verdi. Ama aynı zamanda seni sevmenin ağırlığı, benim omuzlarıma fazla geldi. Sensiz de oluyor, evet. Ama sensiz de olmuyor. İşte böyle garip bir çelişkiyle yaşıyorum. Ve bir gün, eğer yolun bana düşerse, unutma: Seni seven bir yürek burada, sana hep açık kalacak. Ama biliyorum, biz asla aynı hikâyede buluşamayacağız. Sen başka bir masalın kahramanı olacaksın, ben başka bir yalnızlığın bekçisi Sevgili. Bu satırlardan sonra ne söyleyebilirim ki? Kelimeler tükendiğinde, geriye yalnızca suskunluk kalıyor. Ama suskunluk bile sana dokunamamanın acısını dindirmiyor. Her şeyin bir sonu var derler, ama sana duyduğum bu sevdanın sonu nerede, onu bilmiyorum. Bitmeyecek bir yolculuğa çıkmış gibiyim. Her adımda biraz daha kayboluyorum. Her nefeste biraz daha sensizleşiyorum. Bazen düşünüyorum, acaba başka bir dünyada, başka bir zamanda olsak, hikâyemiz farklı yazılır mıydı? Belki senin elini tutabileceğim bir an vardı, ama ben o anı kaçırdım. Belki senin de yüreğinde bir yerlerde bana yer vardı, ama ben o yere varamadım. Bunu hiç bilemeyeceğim, değil mi? İşte bu bilinmezlik, beni her gece uykusuz bırakıyor. Oysa ne hayaller kurmuştum… Sadece seninle bir gün batımına bakmak, soğuk bir kış sabahında elimi ellerinle ısıtman… Bazen çok büyük şeyler istemez insan. Sadece bir çift göz, bir sıcak söz, bir huzur arar. Benim huzurum sendin, ama bu huzur da bir hayalden ibaret kaldı. Bir an düşünüyorum, sevgili. Diyorum ki: Ya gerçekten birlikte olsaydık? Belki bir gün birbirimize kızar, belki bir gün yorulurduk. Ama biliyor musun, buna bile razıydım. Çünkü seni sevmenin zorluğu bile sensizliğin kolaylığından güzeldi. Çünkü seninle ağlamak, sensiz gülmekten bin kat daha anlamlıydı. Ama işte, hayat bize bunu bile çok gördü. Şimdi bana "unut" diyorlar. Nasıl unutulur, sevgili? İnsan bir yıldızı unutur mu? İnsan, bir kere içini aydınlatan bir güneşi karanlığa gömer mi? Seni unutmak, kendimi yok etmekle aynı şey. Ve bil ki, ben kendimden geçmeye razı olurum, ama seni unutmaktan korkarım. Çünkü senin hatıran bile hayatımı anlamlı kılıyor. Belki bu yazdıklarım bir gün sana ulaşmayacak. Belki hiçbir zaman bu satırları okumayacaksın. Ama bu mektup, yüreğimde sana dair var olan son kalemi… Bu kelimeler seni taşımaktan yorulan bir ruhun haykırışı. Ve sen, bilmeden bu haykırışa sebep olan tek kişisin. Bir dilek tutmak isterdim, sevgili. Bir yıldız kayarken, bir rüzgar eserken, bir yaprak düşerken. Ama neye yarar? Dileğim sensin, ama dilekler bizi bir araya getiremez. O yüzden sadece susuyorum. Susuyorum ve seninle olmayan bir hayatı yaşamaya devam ediyorum. Ve biliyorum, bu yazdıklarımın sonunda arık sen yoksun. Ama ben yine de seni seviyorum, sevgili. Olmayacak her hayale rağmen… Seninle yaşanmayan bir ömrün acısını, sessizce ve yalnızca kendime saklıyorum. Sonsuz sevgimle, Yüregimde seni sensiz yaşayan ben. RAMAZAN ACAR |