SIZININ TÜRKÜSÜİncecikten bir sızı düşer içime, Yürek sancır, gözler karanlıkta ıslak. Her anı, her nefes bir başka yara, Sormam ki kendime; bu kader mi, hak? Yar, neden böyle darılır bana dünya? Neden aşkın yükü dağlardan ağır? Her sokak çıkmaz, her yol kapanmış, Dilimin ucunda tükenmiş dualar. Bir zamanlar güldüğün yerler, şimdi zehir, Sesin yankılanır, içim lime lime. Ellerim boş, avuçlarım üşür, Adını sayıklarım; gecenin en derininde. Acı, bir öğretmen misali ders verir, Her damla gözyaşı kalbime işler. Ama sorarım, ey hüzün dolu evren, Bu yükü taşımak zorunda mıyım hep? Yüzümde çizgiler, kalbimde kırık, Ama hâlâ umut var; bir kıvılcım. Belki yarın doğacak güneşle, Sızım diner, kalbim yeniden canlanır. O zamana dek, ey sızı, ey yangın, Seninle yaşamaya alıştım bile. Ama bil ki her düştüğüm anda, Bir şiir yükselir küllerimden göklere. Ey aşk, ey vuslatı uzak diyar, Her yara bir iz, her iz bir hatıra. Sanki zamansız bir mevsimde kalmış, Ne bahar gelir ne kış biter bana. Yine de susmam, bakarım yıldızlara, Her biri bir dilek, her biri bir ah. Kaderin kalemi kırsa da defterimi, Yüreğimde yazılır sonsuz bir günah. Ey yar, uzakta bir masal gibisin, Dokunulmaz, ama unutulmaz asla. Sesin rüzgârda yankı, kokun hayal, Adın duam olur her secdede hâlâ. Ama bil ki bu sızı, bu ince hüzün, Beni öldürmez, beni yeniden doğurur. Her gözyaşı bir ırmak olur yüreğimde, Ve o ırmak beni yeni ummana sürükler. Belki bir gün bu yangın diner, Belki sol yanımda çiçekler açar. Ama bu gün değil, bu gece değil, Bugün yine aşkın gölgesinde kalbim yanar. Her mısra bir çığlık, her kelime acı, Bu şiir benim kanayan yaralarımdır. Belki sen duymazsın, belki bilmezsin, Ama ben bu yükle büyürüm yarınlarda. Son mısram ise şudur sana ey yar, Sızının türküsü bitmez bu diyarda. Ağladıkça akar içimde nehirler, Ve ben her damlayla sana daha yakın. RAMAZAN ACAR |