74' ün güzüydü
YETMİŞ DÖRDÜN GÜZÜYDÜ
Şehrin yalnız yamaçlarında Billur saçların yansıyordu genç çocuklar; bomboş ve isli sokaklarda evrensel fasaryalar dağıtıyordu yalnız ve yalın bir öykünmeydi yaşam sönük bir iz bırakıyordu her şey oysa bütün sanılan bu değildi çünkü; şehrin yalnız yamaçlarında billur saçların yansıyordu aklıma gelir hep kışın soğuk yüzünü gösterdiği yalın ve isli bir sonbahar erzurumunda anamın deyimiyle bir pancar zamanı doğduğum bulutlar kendini kıraç dağlara yaslamıştı ve genç çocuklar evrensel fasaryalar dağıtıyorlardı yine çünkü bir 74 sonbaharıydı bin dokuz yüz yetmiş dört . elleri üşüyen çocukların ellerine nasırlar yamanmıştı çünkü onlar en güçlü yanıydı insanlığın insanlığımızın evlerin yıkık yanlarına bırandalar asılmıştı çocuk lar üşür diye oysa onların elleri değildi üşüyen üşüyen onların çocuk yanıydı hayallerinin güzün döken çiy tanesine döndüğü en zarif yanıydı analar biliyordu pancar zamanı soğuk olduğunu tarlalarda emeğin silik izleri vardı büyükler hayellerini anızla uçurmuşlardı göğe ekmek tandır tutmuyordu çünkü bin dokuz yüz yetmiş dördün güzüydü çünkü soğuktu çünkü soğuğun en güleç yüzüydü billur saçların yansıyordu akarsularda sokaklarda gençler ellerinde evrensel fasaryalar gençler ölüyordu anamın dilinden dualar dökülüyordu inna lillahi ve inne ileyhi raciun sokaklar sönük yıllara bileniyordu yırtık bırandalar güz türküsü söyleyecekti yine saçını süpürge edecekti anam yine yalnız o ağlayacaktı çünki soğuk ve uyuz bir pancar vaktiydi çocuklar hep siyah beyaz giyinmişlerdi çünkü bütün renkler siyah beyazdı ellerinde okul çantaları içi hayal yüklü bomboş çünkü loş bir yetmiş dört güzüydü ve soğuğun en güleç yüzüydü güneşin ıslak eli pençe gibi binmişti insanların omuzlarına ıraktada da üşürdü çocuklar hakkaride de onlar yarının nasırlı elleriydi elbette kuşku; sevdalı bir tanyeriydi ağlamaya yüz tutmuştu yemlikler çayırlarda sapsarı ot yığınları ve evelik toplayan genç kızlar anam yoksulluğun izlerini yamalıyordu yine balçık balçık bir yer arıyordu gavlık dağı çocukken çimdiğimiz çaylar yoktu , itti bitti oynadığımız yamaçlarda şimdi gençler evrensel fasaryalar dağıtıyordu çünkü güzdü elleri üşüyordu çocukların çocuklarımın elleri üşüyordu şehrin yalnız yamaçlarında billur saçların yansıyordu her şey bir köy kızı ve bir anne gibi duruyordu karşı tepelerde , ezanlar okunuyordu fecre andolsun diyordu ninem andoluyordu çünkü güzdü çünkü sırılsıklamdı çünkü çocuklar üşüyordu pancar zamanı çünkü elleri üşüyordu vatanımın…. yunus yavuz/ bozkırın şairi/ erzurum |
çocuklarımın elleri üşüyordu
şehrin yalnız yamaçlarında
billur saçların yansıyordu
her şey bir köy kızı ve
bir anne gibi duruyordu
karşı tepelerde ,
ezanlar okunuyordu
fecre andolsun diyordu ninem
andoluyordu
çünkü güzdü çünkü sırılsıklamdı
çünkü çocuklar üşüyordu pancar zamanı
çünkü elleri üşüyordu vatanımın….
Mütiş etkilendiğimi söylemekten kendimi alamıyorum kutluyorum...
Bu güzel dizeleri Yazan yüreğin Kalemi daim olsun..Mutluluk yüreginizden tebessüm yüzünüzden asla eksik olmasın...
Sezai Binici/umut_adam/Erzurum..
Saygılarımla
Yeni yılın size ve sevdiklerinize saglık mutluluk getirmesini temenli ediyorum kalbimle....