Hikâyesizlik
Paylaşılacak ne çok mesele varmış gibi,
Uzaklardan, Bir odanın köşesinden, Göğsümde oturan kayanın tepesinden yuvarlanan, Ete kemiğe bürünmüş sessizliğin: Sırtımdaki ellerinden dökülen lekeler gibi, Bir tabutun tahtalarından yapılmış, Bir masada tek başıma, Efsunlu bir masaldan; İki yüzlü bir kâbustan hortlayan cesetlerin kini üstümde. Pay edilecek ne çok hatıranın, Kabukları, döküntüleri: Kendi içlerinde birbirlerine kenetli örüntüleri varmış ki... Bilmiyorum! Hepsi, literatürümde; Duyulan laçka zaman kipiyle kazılı, Aşk, sevgi, merhamet, Hepsi, ruhumdaki kuyularda, Boyunlarından, Çirkef kelimelerimin ipleriyle asılı. Bir kucaklaşma biçimiydi, Her şeyin benimle yalanlarını paylaşması, Bir selamlaşma biçimiydi, Her şeyin benimle vedalaşması. |