Düştüğün Zaman
Bir zamanlar halin vaktin yerinde
Evin en güzel köşesi senindi Bir dediğin iki edilmez Sırttın yere gelemezdi Hiç kimseyi üzmez Herkesin derdine koşardın Telefonların susmak bilmez Hayır demesini bilmezdin Düştüğün zaman anlarsın Hayatın ne kadar zalim olduğunu Çıkar ve menfaat üzerine kurulduğu Saltanatının birden yok olduğunu Evinin içine sığmazsın dar gelir Mülteci olursun sözler ağır gelir köşen elinden gider geri gelmez En önemlisi sana saygınlık göstermez Düşmeden önce yanında eksik olmayan Dostların yanında hiç olmadığını Seni o girdabın içinde yalnız bıraktıklarını Çırpındıkça feryadın sessiz kaldığını Çok inandığın ve güvendiğin Onlar için göğsünü siper ettiğin Dağ gibi gördüğün ve sırtını yasladığın Dostlarım dediğin sırtından vururlar Yüreğin ağır yara alır dünyan kararır Dipsiz bir kuyuya düşer çaresiz kalır Tüm yaşanmışlıkların gözünün önünde yer alır Düşündükçe nefesin kesilir boğazın düğümlenir Göğüs kafesin her gün yavaş yavaş daralır Karanlığın içinde kimsesiz bir yetim gibi kalır Suskunluğa gömülür sessiz sesiz ağlarsın Canın bedene sığmaz kederinden kahrolursun Düştüğünde ne işin kalır ne de aşın, Kalır gözlerinde sadece kanlı yaşın Her damla kalbini deler yüreğini yakar Bu zalim hayat düşündükçe seni kanser eder. Kimseye el açmazsın onurunla kalırsın Kuru ekmeğe muhtaç kalır geceleri aç uyursun Gizlice kahve önlerinde titrek ellerinle Aldığın sigara izmaritleri sayısını unuttursun Hayata karşı bir ümidin kalmaz Yaşamak içinde bir sebebin kalmaz Her gece Allah’a dua edersin Azrail’in gelip canını almasını istersin Ey dost bildiklerim unutmayın Yaşadığınız sürece Karşına ne çıkar bilinmez Sahte yüzle dostluklar edinmez Hayat hep inişli çıkışlıdır kimi düşer kimi kalkar Kimi toprak alır, kimini ise toprak alır Bu dünyada fani dünya Kimseye kalmaz bu rüya Günü gelir herkesi alır yanına Kimi sevabıyla kimini ise günahıyla |