Muallak Sevmelerin Göz Aydınlığında Vakit İmkan'sızımŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Belki de
becayiş etmeliydik belki gönlümüzü sen firak şiirleri dökerdin yüreğinden ben gönlün ahvaline tebessümden kahkahalar bırakırdım... Sevap günah arası müdavimliğin zindanlarından Kanat çırpar gönlüm hasretliğinin tufanından gönlün meşakkatli topraklarına Yokluğun his soykırımında kursağı yaran sükût sözcüklerin isyanında tutuşur kalbim Kalpten dile Yağmurdan ateşe ahım ah u zarım sen… Emniyetsiz hudutların kınalı duruklarından konuşur İbrahim’den kalan gönül kuşlarım senin sesinden Kör hançerler saplandıkça dudaklarıma Kelebekler nidalarında vuku bulur intiharlar Soğuk bir bakışın ile başlar gönül miracımda inşası cehennemin Salt okunan hisler payitahtında kirpiklerin okşadığı an kirpiklerimi Ramak kalır visale Katrelerine susadıkça vurulur gönlüm sahralara Ey kara sevda..! Çekilirken sokak aralarından ay ışığı Ahu bakışlarına avare hislerim dökülür yaprak yaprak… Delili kalbindir mecnunluğumun Leyla’lığına Nefesime elzemdir zehri hasretin... Tutsaklığımın tarifesinde hüzün yanıma nüsha nüsha işledim tebessümlerini Sam yelleri nefesinde bulutlandı kalbim Özgürlük öyküsünde pranga vuruldu düşlerime Sensiz her yanımda kabir günlükleri Ey gönlüm şenliği, ıstırabım..! Hadi kanat çırp hasretimin yedi kat yer ile arş ar’afında Bitir firak öyküsünü Konakla gönlüm dal ve budaklarında... Hiç bir lahza uğramadı kirpiklerin yelkenlileri ah u zar lığıma Sevda kıyımlarınla helak oldu gül mevsimim... Hüznün damla damla döküntüleri nehirler taşırken kırgınlığımdan Gözlerin tutsaklığın da dönüp dolaşır hasretin dalgaları çarpar ruhuma Zatürre tutmuş lisanım boğulur harf harf isminin buğusuna Bakışlarından bir dünya kurulur içime İçinde yalnızca gül yüzün ve ben Ne mavi ne de siyah Gözlerin kahverengi masalı tekerrür eder kalu beladan Ey gönlüm baranı, ilkyazı..! Gel artık kurtar beni Yüreğime yama ettiğin dilsizlikten… Serin tan vakti üşüyüşlerim nezaretinde sevda yangınım başladı yüreğin vadilerine Katre katre süzdükçe gözyaşlarımdan hasret zehrini Muallak sevişlerin katletti yüreğimi.. Yüreğinden kundaklandım yüz hatlarımı Hüznün ve sitemlerin değdikçe dudaklarıma Kara sevda sızısı kalbim kayalıklarından düştü sığ sulara Kınalandıkça prangalı ellerime avuç sıcaklığın vuruldu göğsünden vuslat hülyalarım Ey ebediyetim, ezelim..! Belki de kırık dökük gel deyişlerime biriktirmeliydim çiy damlalarına Onarmalıydım senden habersiz sen gibi yürek yaralarımı Teşrif etmediğin sevda sözcüklerini yakalamaydım dudaklarından, saklamalıydım Düğüm düğüm hıçkırık bağlayan zanlarına tebessümüm açtığı vakit dudaklarımı bırakmalıydım Belki de hasret olarak kalmalıydın yüreğime… 20241101 1055 Her yol ayrımı sana çıktıkça gönlüm bahar gülistanlığı… |
Kelimeler bile çırpınmış sanki kalemin ucunda karaya dönerken sevdanın rengi ey yâr diye
Bitmez bekleyişler, özlemler
Yürek bir kuş gibi attıkça sevdiğinin yollarını gözleyen hasret yüklü gözlerin ritmine ahenkle
Daha ne çok ateşten cümleye tanık olur şiirler bilinmez.
Yine en güzellerinden bir şiir gelmiş sayfaya
Kanatlarında sevda rüzgârları
Ve dilinde daha önce hiç söylenmemiş sözcükleri ile
Yine çok güzeldi okumak.
Huzurla kalasın hep kardeşim
Saygımla