Bir Artı Bir İki Üç
Sarhoşsuzlar yerleşkesi
Bağ bozumuna gitmiyoruz Zeytini şifasından silkelemeye Aramaya doğmayan birini Kentler hayaletlere kalabalık Konuşamazsak üzülmem İnsan insana dilsiz ve yüzsüz Tepesinden koparak koşan taş Uğultulu katlar uçurumda Yelken açmadan hiçbir uzağa Rüzgarlar söylesin seni Fırtına çocuklar tutup savuran elleri Her kapıya çivilenen numara Köle ve kral olanı Hücrelediğini aynı anda Yüksek yüksek binalar Kendinden kendine devrildiğini Fısıltı dinleyeni kanatlar Bir gecenin yıldızlı diyetini Ölüm desin gelip sokularak göğsüne Nasıl dirileceğini Ş |
Kanımda yaftalıyorum
Birazdan seni tarihime yazacağım
Ellerimde çivit yüzlü
Kara kaleminin kurşun
Geçirmez yazı tutanaklarıyla
Hitabın içinde Hira’nın Aden’nin içinde
Önce kendimi yakaladım
sonra
Yüzümde açılan kanlı suları
Boğulduk içimizde arşa koşturan
Yakıcı kül yağmurlarına saklanan doğmamışlarla
Onlarla
Kalbimden kalkan ölü bir cenazeye biniyorum
Yağmurun külü üstüme anne oluyor
Ey beni
İlk ağlama sesimde terk eden anne’m
Çaput parçalarına bile kıymet veren ruhumda
İntiharların hası dönüyor
içimde kırılıp döküldükçe eziliyorum
Yüzümün içinde
Üç arş kefen bezi yüzümde nöbet bekliyor
Tüm göğ üstüme düşsede
Kalbim bir toprağında koynunda tohum olur
Fidan olur
Çiçek olur
Dallarında mis kokulu çocuklar açar .
Açtıkça su şekeri içen miski amber kokularında
Cihaz kalbim bir tarihi asıyor vuslatın şarkısına :
Şimdi o şarkıda ellerimde çıplak çocukluğum
Çıplak çocukluğumda
Ben ilk kez tavan arasında soğuktan öldüm anne
Küçükken ölümü öpen kalpler ölümsüzdür
Demişti Zelal Annemin büyülü gözleri
Sana yas tutuyorsam inanma sakın inanma
🥀
Şimdi’
Boşlukta kalmışlara mı bu şiirin gözyaşları
😔🥀
Eyvallah
Believe_TülAySLAN tarafından 31.10.2024 01:34:49 zamanında düzenlenmiştir.