Gel zaman güne
Gel zaman güne
Ağlarken bulutlar mavisini gizleyen gök ıslaklığından habersiz uzaktan gelen taze ekmek kokusu havada karanfilli eser tutkun ve suskun bir yokluk saçlarını tarar korkuluk gölgesinde puslu aynalarda silik suretler çocuklar oyunda unutmuş öğünleri aç bir gecenin hüznü düşer yatağa henüz ateş bulunmamış ışığın keşfine yüz yıllar erişmek bir temmuz sabahı kuytuda bekler kışları göğsünde eriten kuşlar tüylerine gömülmüş sıkı bir zaman çağ atlamayı bekleyen uzaklarda bir devinim devrimlerde mu imparatorluğu hala kayıp yedi uyurlar daha uyanmamış ilk mağarasında yaban insan büyücü tamtamlara dehşet vuruyor yamyamlar deli dans ediyor reis geyik postuna bağdaş kurmuş çubuğunu tüttürmüş gel zaman güne Coşkûnî |
tebrik ederim.