ZAMANIN YANKISIDIR HÜZÜN ***Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Bir zamanlar, küçük bir kasabada yaşayan genç bir adam vardı. Bu adamın adı Ahmet’ti ve hayatı boyunca birçok zorlukla karşılaşmıştı. Ahmet’in en büyük tutkusu müzikti; eski şarkıları dinler, melodilerin içinde kaybolurdu. Ancak, hayatındaki hüzün, bu melodilerin tatlılığını gölgelerdi.
Bir gün, Ahmet kasabanın eski bahçesinde dolaşırken, solgun güllerin arasında oturup düşüncelere daldı. Bu güller, bir zamanlar rengârenk ve canlıydı, tıpkı Ahmet’in gençliğindeki umutları gibi. Şimdi ise solgun ve bükük boyunluydular, ama hâlâ bir direnişle var oluyorlardı. Ahmet, bu güllerde kendi hayatının izlerini gördü. Gözleri uzaklara dalarken, geçmişin izleri beliriverdi zihninde. Kelimeler boğazında düğümlendi, söylemek istedikleri duygularının ağırlığında kayboldu. Solgun güllerin sessiz fısıltısında, yalnızca onu bekleyen hüzünle buluştu. Bu hüzün, hayatının bir parçası olmuştu, ama aynı zamanda onu olgunlaştırmış, büyütmüştü. Ahmet, her hüzünlü anının aslında yeni bir sabaha gebe olduğunu fark etti. Gecenin en karanlık anında bile, bir umut saklıydı. Solgun güller bir gün yeniden açacak, kökleri derinlerde yeniden canlanacaktı. Hüzün, bir dost gibi gitmeye hazırlanırken, Ahmet’e hayatın döngüsünü öğretti. Her solgunluk, bir yeniden doğuşun habercisiydi. Ve bir gün, hüzün de solgun bir yaprak gibi döküldü. Onun yerine, baharda tomurcuklanacak umutlar doldu. Ahmet, o bahçenin köşesinde yeniden yeşeren hayatın kendisini gördü. Her solgun anıyı yeşerten taze bir nefesle, hayatına yeni bir başlangıç yaptı. Ahmet, artık hüzün olmadan da güllerin yeniden açabileceğini biliyordu. Zamanın yankısıdır hüzün, Bir melodinin unutulmuş notasında saklı, Kimi zaman tatlı bir ezgide gizlenir, Kimi zaman acı bir çığlık olur, Eski şarkılarla buluşur sessizce, Titretir yürek tellerimi ansızın, Her tınıda bir başka anı uyanır, Her anıda bir başka yara yeniden açılır. Kelimeler boğazımda düğümlenir, Söylemek istediklerim, Duygularımın ağırlığında kaybolur, Ve gözlerim uzaklara dalar, Solgun güllerin sessiz fısıltısında, Bir geçmişin izleri belirir, O bahçenin köşesinde, Yalnızca beni bekleyen hüzünle buluşurum. Bir zamanlar rengârenk olan o güller, Şimdi solgun, bükük boyunlu, Ama hâlâ bir direnişle var olurlar, Ve hüzün, onların yapraklarında gezinirken, Bana fısıldar, hayatın döngüsüdür bu; Her solgunluk, bir yeniden doğuşun habercisidir. Ve bilirim ki, Her hüzün, yeni bir sabaha gebedir, Gecenin en karanlık anında bile, Bir umut saklıdır, Görünmeyen bir ışık, Solgun güller bir gün yeniden açacak, Kökleri derinlerde yeniden canlanacak. Hüzün bir dost gibi gitmeye hazırlanacaktır, Ama gitmeden önce, Yüreğime bıraktığı o izleriyle, Beni büyütür, olgunlaştırır, Her iz, bir ders, bir sabır öğretisi, Ve bilirim ki, Hüzün olmadan, O güllerin yeniden açması mümkün değildir. Bir gün, hüzün de solgun bir yaprak gibi dökülecek, Ve onun yerine, Baharda tomurcuklanacak umutlar dolacak, O bahçenin köşesinde, Yeniden yeşerecek hayatın kendisi, Her solgun anıyı yeşerten Taze bir nefesle... HÜZÜN GEMİSİ KAPTANI |
Kalakalırsın içinde.
Kıyı silinir.
Sonra başka mevsim gelir.
Saz arkadaşlarını çağırır.
Yadsınamayan fasıl başlar.
... Ey ömrüm nasıl geçersen geç.
Çok saygımla Üstadım