Kısa YolculuklarGece gülümsüyor inadına Şakacı sütunlarda zaman sekmesi İnsan hep çocukken yaşar ve ölür gerçekten Geldik yenikapıya tuzlu kaldırma yetili suya Gidelim karasi bandırmaya Ben beylik ve adamlık olmadan Bilmezdim sana bana terazisiz ihaneti Kalırdım hepten yaya Yayan kuşların kuşaksız göğü Kanat çıkarma sancısı tanıdığın çok taş Nasıl koreografi idi o de Giydirmek yontmak arası ritmsiz sözü Geleneği inanca yanlış versiyon Bedenimi avuçlarının süzgecinden geçir derdim Bilsem yıkılacağını gözler zelzele İçimin taş kulelerini Hatırlat hatırlat yürekler unutkan Asfalt gürültüsüne yapışan çayın demi Kazaya bırakmadan kendini Minyon mescitte vakti Bir dünlü selam alalım hasanlı uluabattan Gece gibi uzun saçların rengini Unutmamak kumral benlikte önemli Alalım hemen sağından leylekli köyden Bir sazlığın rüzgarı söyleşiyorken yüzlerle Hoş inanan da hepten azaldı Cennetin kokusunu gök kanatların Kollarımıza getirdiğini Azdan sarılmak azdan ağrıyan düşünce gibi Üşümekle terlemek arası aksiyon Arada kalıyor çoğu insan Sigara tüketmek gibi yeşil bir aydan Kızıldı oysa onun dudakları Çekimli duruşunda prafabrikler idamından Olanların boynunu ilmekle sevdiğinizde Nefessiz kalan mor ekranlara Tabureleri tekmeleyenler oluyor nedense Ölüm yaşama evrilmekse iyi Yoksa toprak niye olsun suya tanışık Şimdi |
Ölüler göğe düşmüş
Siz ve kalbinizdeki
İçinizdeki taş kuleleri kadar yüksek hem de
Devrilecek kadar kırılgan