Dirilmeyen ÖlüyeArşın sana mahpus olmuş azizim Tanrı olsan Allah olsan kime ne Rüşvetine ve cezana aldırmam İnsan gibi insan olsam kime ne Şiiri ayaksız gönyesiz yazam Hayalin altını üstünü kazam Derlerse gün olur insan-ı azam Ha doğmuşum ha ölmüşüm kime ne Kabristansız ve kefensiz öleyim Gönül nasıl dile gelir bileyim Gözlerimden akan yaşı sileyim Dostsuz yârsız yalnız kalsam kime ne Dört ayaklı kırk ayaklı nice can Fotosentez yapar canına canan Sular aksın derya taşsın her yandan Kanadını söksem kuşun kime ne Vahşi bir tür gibi uluyup gezem Avın imüğüne diş atıp ezem Sonra avcının da derisin yüzem Kalbini çıkarıp yiyem kime ne Yok agnostik yok karmaymış yok çöllü Bu alemin inançları çok döllü Lakin bas parayı hepsi de çullu Çulsuz gidem üryan gelem kime ne Varlık sınırına noktayı koyup Âlemi hayal et yokluğa sarıl Tapınacaksan var boşluğa tapın Bir sese bir söze tapsam kime ne Dünyeviyim taşa yosun gibiyim Hanın yolun ve yolcunun dibiyim Yerde gökte kim ölmüş sahibiyim Dirilmeyen ölü olsan kime ne |
bir özrüm olsun,
nice ve içten ve insana saymışlığımdan kendimi elbet,
yanlış okumuş, yanlış anlamışım
nice karanlığı ışık sanmışlıkta sizi es geçmişliğim yüzünden.
ve şiir,
oturmuş, dört ayaklı, güvenli.
" ey zahit" diye başlayan bir türkü dolandı şiirden sonra dilime...
eyvallah.