Bize Sevmeyi Böyle Öğrettiler
Günü geçir gerisi önemsiz gibiyse yaşam
Beni yok say olur mu? Biri varken yüreğinde İkinciye yer olmaz Aşkı kendin gibi düşün öyle bak Dediler. İşte bize sevmeyi aşkından böyle öğrettiler… Yunusu gör ve düşün Görmediği tanrıya aşkı için Yedi yıl oduncu olup pir yanında Eziyete razı olurcasına Sakın sevginden vazgeçme Dediler. İşte bize sevmeyi sabrından böyle öğrettiler… Çiçekleri sevdik patikadan başlayıp Dağ yamaçlarına uzanana kadar Doğayı sev hayat veriyor Çevreni sev yarına çocuklarına bırakacak miras gibi Görmeyen gözlerle Veysel’in doğaya aşkı gibi İnsanı sev kâbesi insan olan kültürden geliyorsun Dediler. İşte bize sevmeyi dağlardan böyle öğrettiler… Bir simitçinin başındaki tepsi gibi kıymet ver Bir hamalın semeri kadar Bir memurun kravatı kadar Bir işçinin makinesi kadar sev Ama geçmişine ihanet etmeden sev Dediler. Ve bize sevmeyi emekten böyle öğrettiler… Kerem’in aslıya aşkını düşün Ferhat’ın şirine deldiği dağları Mecnun’un çöllerde kalan umutlarını Mil çekilmiş gözerdeki aşkı Geçmişi sev geleceğe ışık tutsun diye Dediler Ve bize sevmeyi hislerden böyle öğrettiler… Gitmelerin öldürür beni de Dönüşünü beklerim lal olur Her ne görürsek sevdadan yana Her ne yaşarsak aşk adına İyisini düşün de öyle bekle Dediler. İşte bize sevmeyi beklerken böyle öğrettiler… Denizleri sev susuz kaldığın anı düşünerek Dağları eşkıya ruhunu saklar gibi Ovaları sev bir verdiğinde on aldığını düşünerek Ve evrenin verdiklerini sev karşılıksız olduğunu bilerek Dediler İşte bize sevmeyi köylerden böyle öğrettiler… Seviyorsan vazgeçmeden birini sev Ölümüne sev ama ölmeden Onu yarı yolda bırakmadan Her gün artan bir sevgiyle sev Ama yorulmadan çıktığın yolda Dediler. İşte bize sevmeyi harbiden böyle öğrettiler… Bir kez bak gözlerine Hissedemiyorsan eğer Bir daha denemeden sev Ama sardığında yüreğine Vazgeçmeden sev Dediler İşte bize sevmeyi canından böyle öğrettiler… Bankada hesabı değil Yürekteki inancı sev Gidiş gelişlerle uğraşmadan Hiç gitmemesine sev Dediler. İşte bize sevdaları tüzelden böyle öğrettiler… Haykıran dillerimize gerektiğinde Gem vurmayı Sevdiğini karşılıksız vazgeçilmez Diye sarmayı Gerektiğinde ağzın dolu gülmeyi Ama ağlamayı da bileceksin Dediler İşte bize sevmeyi ezelden böyle öğrettiler… Sert kapatıp çıktığın kapıları Geri dönülecek gibi utanmadan açabilmeyi Yukarı çıktığındaki basamakları sayıp İnerken dikleme inmeyesin Dediler. İşte bize sevmeyi temelden böyle öğrettiler… Dağ yamaçlarında çiğdem gibi Kardelenin vazgeçilmez sadakati gibi Yılan gibi eğri büğrü olmadan Zamane yalanlarla kıvırmadan Seveceksen adam gibi sev Dediler. İşte bize sevmeyi yürekten böyle öğrettiler… Can gibi sev Canın cananı gibi gör aşkı Uzak yollara sabır eyle Küsmeden, küsüp gitmeden Zorlanmış kafiyeler yerine şiirde İçinden geldiği gibi yüreğinin sesini yaz Dediler. İşte bize sevmeyi sabırdan böyle öğrettiler… Sevmeyi bize senin adın gibi Tanrıya yakarış tadında öğrettiler… Erdal İrfan - Kral Sergin… Yazmada zor anlardayım… 11.04.2007 Saat 03.00 |
Ferhat’ın şirine deldiği dağları
Mecnun’un çöllerde kalan umutlarını
Mil çekilmiş gözerdeki aşkı
Geçmişi sev geleceğe ışık tutsun diye
Dediler
Ve bize sevmeyi hislerden böyle öğrettiler…
.............................................
sevmeyi öğrendik ama korumayı öğrenemdik onlardan...
yüreğine sağlık ..