Aysız Geceler (Altın İşlemeler)
altı kişiydiler altısı da altın yürekli
altın yüreklerinde altı ayrı ufuk vardı altısını da aynı gecede altı ayrı evden alıp getirdiler altın yüreklerini kafeslere kapattılar altı ayrı hücrede... aysız geceler başlamıştı altın kızların gündüzleri de aysız geceye dönüşmüştü aysız, yıldızsız hücrelerde ay yoksunu bir gece altısını birden koğuşa aldılar ağladılar sarılınca birbirlerine ayrı hücrelerden geliyorlardı altıncı koğuşa... altıncısının elinde kına vardı geldiğinde altın kalbini kaptırmıştı birine altı ay sonra evlenmek için anlaştıklarında aysız bir gecede eline kına yakılırken alıp getirmişlerdi asya’yı asya kadar geniş ve büyük asya kadar engin yürekliydi altın kalbini asyanın yaralı ceylanına aydınlık geleceği için ülkesine feda etmişti.. ayrı günlerde salındılar aysız gecelerin altıncı koğuşundan aysız gecelerin son bulacağı aydınlık günlerin hayaliyle koştular evlerine asya da altın boynuzlu haliç’e bakan ahşap bir gecekonduda bekleyen anasına koşmuştu anasından başka yar mi vardı arkadaşları buldular ilk gecenin sabahında aşkı vardı elleri kınalı götürüldüğünde akşamın birinde evinden -anarşistten adama karımı olur-diyerek alışmıştı asya -anarşist- sözüne -anarşist-de sayardı kendisini azgın sisteme, düzene inat... ayrılmalıydı artık sevdiğinden aylarca uğruna hapis yattığı altın kalbini verdiği ülkesinden akşamın birisinde bindirdiler arkadaşları ağır bir yolcu gemisinin ağzına kadar doldurulmuş ambarına altılarca kaçak vardı onun gibi altılarca saat yol aldılar altılarca gün sonra vardılar italya’ya apar topar kaçtılar geminin limanından alıp örgütü isviçre’ye götürmüştü asya’yı... ayrılık günleri başlamıştı yine aysız değildi geceleri şimdi ama ayrılık yüklüydü hasretle alp dağlarının eteklerinde bir şehirde aldılar iltica kampına aylar, yıllar derken burada altın kalbini verdi yeniden birine altı yıl içinde iki çocuk sahibi oldular altı yaşına geldiğinde ikinci çocuğu alıp başını gitmişti kocası ayrılık yine düşmüştü ona ayrılık yine deme durmuştu... aysız gecelerden birinin gündüzünde altın kalbinin yandığı ülkede ağır işkencelerden ölenleri anmak için yapılan mitingde ayrılık şarkıları söylerken sanatçılar ayrı ayrı köşelerden el çırpıyordu ayrı ayrı ülkelerden aynı mitinge gelmiş altı altın kalpliler.. asyanın gözüne iliştiğinde birisi alıp sarmışlardı birbirlerini yüreklerine ağlamalarına bakarken insanlar aynı gözlerle görmüştü ayrı köşelerden diğerleri ağlamalar büyüyüp ayyuka çıkarken haykırışlar altı altın kalpli bir aradaydı altısında da ülke hasreti altısında da ayrılık hasreti ayrılık günlerinde... -A- denemesidir, demsizdir. (çemberinde gül oya olanlara A- harfiyle işlenmiş oya olsun istedim) Kral Sergin (Erdal İrfan) Köln 06-11-2004, 01.04 |
alıp sarmışlardı birbirlerini yüreklerine
ağlamalarına bakarken insanlar
aynı gözlerle görmüştü
ayrı köşelerden diğerleri
ağlamalar büyüyüp
ayyuka çıkarken haykırışlar
altı altın kalpli bir aradaydı
altısında da ülke hasreti
altısında da ayrılık hasreti
ayrılık günlerinde...
.................................
bu ne güzel anlatımdır..
yüreğine sağlık üstad...