AH ULAN COŞKUN
Ah ulan Coşkun, uzun zamandır göremiyorum seni
Neredesin olum? Ne yaptığını ne ettiğini de bilmiyorum Böylemi yapar seven sevene, İnsan arayıp ta sormaz mı arkadaşını? Aklın havalarda bu günlerde, haberin olsun! Yoksa makam sahibi olunca seninde mi yürüyüşün değişti? Gerçi deseler de inanmam değiştiğine, ama insanlık hali olum. Para pul, makam ve şan şöhret çabuk değiştirir diyorlar. Umarım öyle değilsindir. Yoksa bir daha arayıp sormam seni. Beni soracak olursan eğer boş yere düşünme, ben hep aynı ben… En son gördüğün gibiyim. Sadece arada bir yüreğim sıkışıp ruhum daralıyor. Öyle bir hal geliyor ki bazen, kalbimin döşümü parçalayıp dışarı fırlayacağını sanıyorum. Neden? diye sorma. Sen ve sen gibi dostlardan haber alamayınca oluyor dediklerim. Yoksa ne hastayım nede şikâyetçiyim hayattan. Senin de Allah’ına kurban, ne arıyorsun ne soruyorsun. Öldü mü yoksa yaşıyor mu diye merak bile etmiyorsun olum. Helal olsun sana. Neyse, kafanı şişirmeyeyim. Geçen gün Rüstem’i gördüm, Eflatun sokak on altı numarada! Tam seni soracakken, sağ olasın Halis gakgo Kaç zamandır bir şey geçmedi kursağımdan. İyice kapandı iştahım. Artık bira yerine çay sigara içiyorum. Yorgun ve halsizim. Beni de unuttu, sormuyor o puşt! Gördüğün gibi kaç gündür traş bile olmadım. Saç sakal birbirine karışmış. Üstümü bile değişmiyorum. Aynı kıyafetlerle yatıp kalkıyorum. Ama şunu bil ki; Her köşe başında Azrail’le kesişse de yolum Büyük yeminim var Buğulu gözlerinden bir kez daha öpmeden ölmeyeceğim onun, dedi. Ah ulan Coşkun! Yapılır mıydı lan bu bize? Ne çabuk unuttun olum belediye de bir makam Eline de iki buçuk milyar para verince Mornik bağlarından çaldığımız o üzümleri? Ve cambaz Musto, rametlik Rıfat emmi birde hırhız Mamudun tarlasından hırsızladığımız lahanalar ve soframıza meze olsun diye hısladığımız o payamlar ile rakı içtiğimiz keriz çeşmesinin göze başını? Ne çabuk lan? Allahtan ki belediyede memur oldun olum. Allah muhafaza, Milletvekili falan olsaydın sana bu satırları bile yazamazdım… Bak olum bak! Sana bir dost tavsiyesi vereceğim, ama okursan tutasın. Tüm hikâyeler bir gün elbet bitecek. Tıpkı senin gönlümüzden bittiğin gibi!.. Ancak unutma ki; Kaypak yaşantıların iğrenç nefesini soluyanların sonu hep hüsranla biter. Merhametle uzandığım eldir seni adam eden…! Adamlık değildir parayı görünce dibine kadar vurduğun şişelerin ve sevdiklerinden uzaklaşmak. Bilirsin; Kendim için bir şey istememem kimseden. Arada Rüstem’e uğra, hal hatırını sorup bir paket sigara ile birasını al be olum! Hatırlarsan bir keresinde şöyle demişti. Boşuna törpüleyip durma şu ömrünü. Nasıl olsa bir köşede yığılıp kalacaksın. Üç beş gün anılacak, Sonra sahipsiz mezar olacaksın… Ben bu âlemin adamı değilim gakgom! Varsın doğmasın bana mehtap olmasın sana yaz. Namerde boynumu bükmem Hâkim Bey Bunu da sicilime böylece yaz… Saygı ve sevgilerimle. Unutma, yarından tezi yok, bana gelmesen de koş dostuma ölmeden görsün seni diyor, gözlerinden öpüyorum. Saygı ve sevgilerimle dostlarınızı unutmamanızı istirham ediyorum. |