Kuyucu Dilsiz Paşa
Seçilmiş çocuk diye bir şey yoktur
Arada bir seçilirsin arada bir ayrılırsın Kayrılman varsa seçilmişliğin bolluğundan Umursanmıyorsan üç yanlış bir doğru hesabından Hesap kitap yapıcak halim kalmadı ama kendimi tutuyorum işte ormanımı yakan bir alevin içinde orman olarak Bu alevin tarifi kolaydır, şöyle ki bütün güzellikleri yakan ve arıtmayan heveslerini, arzularını, isteklerini gözünün baktığı yerde tutuşturan Ama ben inadına arıyorum ve belkide buldum o kutsal ateşi İçine girene cennet kapısını açan Çocuğu içine atıldığında anne ben daha ölmedim sende gel dediği yerdeki ateşi Aramak değilmiş yaptığım meğer yaşamakmış anda Akıntıda yüzmekmiş bir yaprak misali Akıntı ne zaman beni kötü kıyılara attı? Ne zaman aramaya başladım? Ne zaman akıntıya kürek? Bütün bunların cevabını biliyorum acınası hal cevabı bilenlere sürekli cevabını vermek bilmeyen ipin ucundan tutsa kuyunun dibini boylar Bilmem ama kuyunun içinde binlece yusuf’uz belki Belki diyorum çünkü kuyunun suyu şüphe suyu İçiyoruz hep beraber o sudan ve devran bu yönde dönüyor |