Kaç Bin Yıldan Bu Yana
ağacı ormana mı bırakmak
ormanı ağaca mı özgür düşünmeli insanlar düşünceler gidip gelsinler nefes nefese şu günler kurşun vızıltıları ıslık çalıyorlar benzemiyorlar hiçbir sese cephe çok mazlum çok zulüm çok devreden pi sayısı gibi abartılar yıl be yıl palazlanan servetler sanki ölüme zorunlu bir çağrısı gibi yoksulun ne yazık ne yazık taşlarda patlayan mermi çekirdekleri para çok para bitmez kimilerinde harcayın bre alın terinden düşmedikçe yere namussuz can düşmanlarının burnu kör almazlar sası kan kokusunu cephane altında puşt gülümsemeler çapraz kuşak sıcak kardeşlerin bile gözü dönmüş birbirine kin sarartmış suratları dişler kirli keskin sol göğüste bir ağrı düşünenin düşüncelerinde insan olan anlar mı demeli ne demeli ne dememeli nice ki insanlığın dölü ister sağ ister ölü yurt edinmişse bilmem hangi kıtadaki hangi memleketi hangi kaçkınıysa hangi bir yerinde evrenin deli mi yok her devirde kullanacak cebiri ve erkeği ve kadını aklın yittiği yeri belleyip bulmak anlamak gerek denir dinlemek gerek birbirini kaç binlerce yılın düşünürleri 12 ekim 2008 Denizli |