Kösreli Bıçak
KÖSRELİ BIÇAK
Bir özü ahûya rastladım dünden, Ateşimi çaldı közü bıraktı. Ben izinde kaldım, o gitti önden, Tam harman yerime, sızı bıraktı. Her bir hücresinde ayrı bir telaş, Yanağında gamze, kirpiğinde yaş. Sapandan yiyince tam okkalı taş, Yavaş yavaş uçtu, hız’ı bıraktı. Bebe çığlığınca, gezer bu hüzün. Bağlamayın beni; bırakın, çözün! Hesabı mı kaldı, çok ile azın; Mutrib, usûlünce sazı bıraktı. Bir kuytuya çöktü vefâ dediğim. Çam dalı beşikte, şimdi dadağım. Bir nefeslik haltmış, ondan yediğim; Ası aldı benden, kozu bıraktı. Mezar taşı duldasında kalmışım. Dere bilip, kaş arası dalmışım. Kendi cenazemi kendim kılmışım Giden yozu aldı, kazı bıraktı. Şaştı yolum, ay karanlık gecede Aklım kaldı, gördüğüm o Ece’de. Sözcüklerim kaçtı, hatta hece de; Bu garip gönüle, cızı bıraktı. Böyle kırılırmış, zerdali dalı. Bu yüzdenmiş duydum bu karaçalı. Her bulut şimşeğin, çaktı çakalı; Bana bir çift çayan, gözü bıraktı. Aradım günlerce kırk köşe bucak. Dayandı kemiğe, kösreli bıçak. Ruhum kanatlandı, uçtu uçacak; Bu mor şaire de, sözü bıraktı. ^^ Ali Rıza Navruz |