Ahh JülideŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Döncem ben sana.
Varla yok arası bir yerdesin Jülide Bitmek ve başlamak Gitmek ve kalmak ötesinde Umudun sığ sularında saklanan bir yer Yüreğin sevgiye Gözlerin sevgiliye mahkum. Ahh Jülide Vakitli vakitsiz seslenirsin bana Soyunur ruhun bedeninden Çırılçıplak düşersin ardıma. Ne zaman dokunsan bana Aldanırsın Jülide Değirmenlerde öğütülür Unufak edilir, kanarsın Karışır rüzgara tozların, yanarsın. Hep ucundan kıyısından yürürsün cehennemin Yansan da her düşüşte, uslanmaz Savurup küllerini Bir daha, bir daha kendini ateşe atarsın. Bir dev olursun aynalarda Jülide, bir cüce Aslınla yetinmek zor gelir sana Kendine batarsın. Yar kıyısından yürürsün hep Yare doğru İlmeğin boynunda Silahın şakağında Bir an Bir gün Bir şans daha Yarınlara borçlanırsın her solukta. Daha kaç umut gömer ki ellerin? Gözlerin kaç bakış saklar ? Kaç mevsimsiz çiçek daha açar ki yüreğin Jülide Söylesene Kaç kabus kaldı uyanmana? Gözlerinde sürekli, renksiz bir çığlık Kalbinde arsız bir ağrı Her gece buhran arefelerinde, esrik şiirler yazıyorsun Ulu kayalar parçalanıyor beyninin bir yerlerinde Bir yerlerinde buzdan dağlar eriyor Saklamaya çalışsan da, biliyorum Sen, şakaklarına beni kazıyorsun. Sanki asırlardır yalnızsın Ve koynunda senden daha yalnız bir gece Gökyüzünde bir Zühre uyanık Bir de lahitten bozma odanda sen Zaman geçmek bilmiyor Kahrolası saatlerin, akrebi ben, yelkovanı ben. İnsafı yok uç uca eklediğin sigaraların Duman göğsünde değil, düpedüz iliklerinde Sen tutmaya çalıştıkça Hayalim ufalanıyor ellerinde Yine hazırlamışsın bavulunu Resim belli Tozlu yüreğin, yine yolculuklara gebe. O Allah’ın belası, sabah etmez gecelerde Yanında olsaydım Ben diye sarılıp yatar mıydın hiç, belli belirsiz gölgelere? Ah Jülide, bilmez miyim Kimlere yeğ tutmadın ki beni, kimlere? Yine bir buhranın arifesinde yazıyorsun Ve artık sözün geçmiyor kalemine En dipsiz kuyularına düştün de aşkın Bir adımı diyemedin Kimselere. Her gece sahile gidip, denizi, dalgaları seyrediyorsun Gökte, senin gibi yalnız yıldızlara bakıyorsun Yaslanıp Zührenin göğsüne bir sigara yakıyorsun Biliyorum Akıp giden bunca kalabalık içinde tek başınasın Yalandan yüzüne gülümsüyor martılar Sen, yalandan dalgalara taş atıyorsun Bir gerçeği yüzüne çarpıyor rüzgar Biliyorum Sustuğun kelimeler kadar gerçek olacak Bundan sonra söyleyeceğin yalanlar. Sonra kıyıya çarpan bir kabarcıkta suretimi görüyorsun Yorgun ve hüzünlü O an sanki yeniden doğuyorsun Toprak nasıl uyanırsa sessizliğinden Öyle doğuyorsun Bir gerçeğin olur olmaz yerinden. Jülide Derinlerde bir yerlerde Taa içinde Harbin gizemini yaşıyorsun Hücrelerinde yaşıyorsun, bir savaşın en kıyasıya halini Arkana bakmadan koşuyorsun Koşuyorsun, zihninden suretim kaybolana kadar Benden değil, kendinden kaçıyorsun Kaçıyorsun, ama nereye kadar? Başını gömüp ellerine Tekil depremlerden geçiyorsun Sonra Sonra Jülide Derin bir nefes alıp, sükunet çekiyorsun içine Dağlarla vuruşurken zerrelerin Titriyorsun Ve acımaya başlıyorsun, kendi haline. Ne yapacağız biz seninle Jülide? Nasıl olacak bu iş? Yani, sen beni deliler gibi sevecek, aşkından ölecek, uyku uyuyamayacaksın Sabah akşam, aşk, tutku, özlem, sevda, hasret dolu şiirler yazacaksın Sevdasına karşılık alamamış, başı okşanmamış Aşk dilencisi, zavallı dilenci bir sefil de seni sevecek İtilmenin, ötelenmenin, sevilmemenin, istenmemenin, adam yerine koyulmamanın sancılarında Sana yalvar yakar, salya sümük Bazen, aşkı başına vurmuş menopozlu bir kadın Bazen de, tehditler savuran maço bir hödük Kılığında şiirler yazacak Biz de seninle samanlığı seyran edeceğiz öyle mi Jülide? Sana kaç kez, şu eziğe bir şans ver dedim be Jülide Gariban, belki de gerçekten seviyordur Belki de, senin aşkından deli divane olup, böyle insanlıktan çıkmıştır Git desen gitmez, sevilmiyorsun, istenmiyorsun desen anlamaz Her an şerit değiştirmeye hazır, efemine bir tottoş’sun desen iplemez Bir adam da olsa Belki seni gerçekten seviyordur, ne biliyorsun? Ve şimdi sen Jülide Anahtar deliğine sıkışıp kalmış bir yanın Bir yanın Her santimini avuçlar dünyanın Oysa her sabah uyandığında Burnunda akşamdan kalma sevdanın kokusu ki Adı "ben" Ve içinde Yoklukların, yalnızlıkların, yolculukların korkusu Bir yanın ki, umut dolu Merhametin öfkeni kemirmiş Bir yanın ki, kin bulutu Kendi kendini yemiş bitirmiş. Kuzey mi, güney mi? Bilmiyorsun ki neredesin? Belki gerçek, belki yalan bilinmez Kesin olan tek birşey var O da, sözün bittiği yerdesin. Bir yanın ateşlik Ebrehe kadar günahkarsın Cehennemin dibine kadar yolun var Bir yanın masum çocuk Dört elle cenneti kucaklar. Ölüme yakın bir yanın, toprak gibi, can çekişir Kıyameti koparır nabzın, ha durdu ha duracak Bir yanın Adem, Havva’ya sevdalı Kavuşacağız zannediyorsun Kavuşacağız ve hayat yeniden, bizden doğacak. Aşk nedir ki Jülide? Aşık kime denir? Göz görse, gönül sevebilir Vurulabilir bir yürek, hissettiğine Kavuşma tutkusu, en ıslak odunları yakabilir Hayal, gerçeğe karışabilir bir anda Bir an gelir, hilal kaşlar çatılabilir. Geceyi duymak Senli ama sensiz geceyi Her saniyesine çiy düşen, har değmemiş geceyi Böyle gecelerde ağaçlar beyaz olur Ben beyaz değilim Jülide Ve karanlık değil geceler Anla artık Ümitsizce ufka dalan bakışların Beni sana getirmezler. Şimdi, kim bilebilir benim kim olduğumu? Kimin olduğumu? Senin kim olduğunu, kimim olduğunu kim bilebilir Jülide? Sevmiyorum, doğrudur, yürek bu Sevmek uzun sürdüyse, unutmak kısa sürer. Yüreğimde belki bir sinek ısırığıdır, ah seni yitirmeler Budur bana verdiğin acıların en sonu Sondur bu, onun için sonumdur Onun için sondur, sana yazdığım bu dizeler. Biliyorum Gecenin yanında, değerim yok bir yıldız kadar Ve dilimin ucunda kıvranan satırların Sustuğun kelimeler kadar değeri yok Ama sen yine de dikkat et Jülide Bugünlerde seni unutmak ihtimalim var... |