KAHVE BAHANE
KAHVE BAHANE
Herşey bir noktaya kadar. Çıtayı yüksek tut diyor! Tutuyorsun. Tökezleyip düşüyorsun. Düşmek te güzeldir bazen; Düşmek, yeniden kalkmayı ve bir sonraki adımda temkinli olmayı ögretir! Dua et de, düstüğünde sırtına basıp da geçen dostun olmasın! Düştüğün an; sen de kimsin? Seni insan yerine koyan mı var? Ve daha nice aşağılamalar, azarlamalar! Onların gözünde değersizsin artık. Bir kere boyun eğmeye gör. Bir noktadan sonra, kendin de değersiz, beş para etmez biri olduğunu anlarsın! Ne yaparlarsa yapsınlar, herşeyi kabullenir, sitem bile etmezsin! Bunca itilmişliğin, bunca aşağılanmanın, yok sayılmanın ardından kendi kendine konuşarak teselli bulmaya çalışırsın. İyilik adına, güzellik adına harcadığın onca zamana acıyarak hayıflanırsın. Uğrunda ömrümü harcadıklarımdan, canımı vermeye hazır olduklarımdan biri çıksın da beni anlasın dersin. Nafile! "Bir dokun, bin ah işit" misali, öyle bir baskın çıkarlar ki, derdim var demeye, bin pişman olursun! Kimse anlamaz, bir türlü anlatamazsın kendini! Zaten anlamaya gönlü olana dert yanmana gerek de yoktur. Seviyorsa seni görür gözlerindeki hüznü! Nihayet anlayan da sen olursun, öğrenen de sen! Ve için acıyarak herşeyden vazgeçersin! Gerisi, "Laf-ı güzaf"! Yürekten yüreğe köprü kurulmamışsa, kırk yılın hatrına kahve içmen bahane. Onca yıldır senin hatrın olmamış ki kahvenin hatrı olsun! Efkan ÖTGÜN |