Hem geç, Hem erkenEksiliyorsun nefretinden Bir ocak bir körük bir demirci Ateşlerini örslere harlayan zaman Bir adsız rüzgarın elinde uzaklara Çocukluğunun yolculuğunda Yüreği terleyen toprak Hangi ağacın dalı oldun önem değil Boyun kırıyorsun hafif Soyunuyorsun ağırından, zırhlarından Parmakların sözü tetik değil bilesin Varsın onlar öldürsün seni Taşsın bir taşın avucundan göğe su Sen idama vermedin mi bir aşk vakti Ömrüne sığmayan benini Yolun dünya gününe zahmet olsun Dar odalar gelir bulur nasılsa Sefer sayısı tükenen ayakların geniş mabedini Söyleşince ağaç ezeldeki aslına Bir utanç depremidir sokulur hoyrat tabut İnsanım dediğin fay hatlarına Siz bizi üzüp, zanlarınızın siyahına Boyasanız sisli yüzlerimizi ne Sıyrılmıyorsun kınından Yitiriyorsun gözleriden kızıl feri Olsun, yeni kahramanlar türesin Kıyıları keşfedilmemiş kıtaların türküleri Düşsün ölü kaşiflerin sarkacından Bir sen bakma gece gece gözlerime öyle Saat insana hem geç, Hem erken Şimdi |