Taş Plak Sevenler Kahvesi
Hafız Burhan gelir önce dergâha,
Ardından safiye Ayla şanlanır. Gönül ehli bir dem heyecanlanır. Nemli gözlerinde yıllar yıllanır. Duyulan şarkıyla neler canlanır. Duvarlarda anılar yankılanır. Taş plakta merhume Hamiyet Yüceses, Makberi okur da tutulur nefes. Gramofon biraz cızırdasa da. Kavrar tüm benliği yüselen seda. Hafiften küf kokar efkârlı hava. Anılar yumağı sökün sökündür, Dinle delikanlı senin öykündür. Bakır demliklerde davetkârdır çay. Her yudum bir başka hatıra sunar. Titrerken ellerde camdan bardaklar. Her gönül burada sırçadan saray. Günün ışıkları toplar dostları. Yorgun yüzlerinde dost ışıltılar. Her biri hey gidi günler der başlar. Çaya ne anılar çeşni edilir. Sonra, yorgun adımlarla çekip gidilir. Hazan mevsiminin güneşi fersiz. Her düşen yaprakla bir dost nefessiz. Duvarda kilimler ağlıyor sessiz. Bu dergâha bir daha dönmeyenlere... Uzun bir sessizlik dostun peşinde. Kalanın mahzunluk var yüreğinde. Nemli gözlerinde neler okunur. Her katresi bir yüreğe dokunur. Böyle geçer gider günler, Taş plak sevenler kahvesinde. Nice anılar tazelenir şarkıların sesinde. İz bırakmıştır taşduvarlarında can da canan da. Hüznün sarayıdır taş plak sevenler kahvesi. Burda nakış nakış hüzün işler, Gramafonun cızırdayan iğnesi... Ankara,10.10.2008 İ.K |
Evet can canada hüzünde saraydadır.
Galiba barınacak yerleride kalmamıştır.
Kurlarım. Şık bir anlatım olmuş.
Selam saygılar.