VUSLATA DAVEThayatıma bir anlam yüklemeye çalışıyorum ne zamandır, bilsen... çözdükçe düğümlerini, çözdüklerime dolaşıyorum. parmaklarım çizik çizik/kan revan. yüreğimi hiç sorma yapayalnız, perîşan... ne yapsam, yoksun yanımda. “bir kızıl goncaya benzer dudağın...” diyor ya şarkı ben gözlerindeyim. dalgalar saçlarında; ne tuhaf? her şey mütenasip biz hariç... içim içimi yedikçe kayboluyorum gölgende umutsuzluklar dizildikçe önümde saf saf ölüm değil ama “gibi”si tutuyor omuzlarımdan nefes alamıyorum. “şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler” ne olur? lâkin, “dönmez o yıllar” sevgili. “ayrılık başa belâ”... kazınmış bir kere alnıma “en güzel yıllarını demek bensiz yaşadın” da diyemem her şey girift, iç içe, düğüm düğüm ve kimse kulak vermez efganıma öldüm de yoksa hissedilmez mi öldüğüm? yaşarken öldüğüm gölgen sıra koşarken öldüğüm?.. “aşk bir yalan “ yalanına takılıyorum “ayrılık yaman kelime” diyor ya şarkı yaman çelişkilerde düğümler çoğalıyor yaman üzülüyor, yaman ağlıyorum, kupkuru. bir ışık yansın diye bekliyorum. kör karanlık ağarsın ve bir umut aksın ığıl ığıl çoğalsın, çağlasın... hasretim ıslak sevinç gözyaşlarına zor değil vuslata gülümsemek, biliyorsun seninle dile düşmek değil derdim gölgene gizlenmek hiç değil bilsin bütün kâinat! .. sen var ya sen aklıma ezber düşen bir güzellik dönüşü olmayan inat... dokunabilsem o ellerine neler söylerdim ah bir bilebilsen! heyhat! .. öylesine uzaksın ki bırak göl yeşilimi kendi haline: ağlasın!.. ______________Ahtual/ANKARA |