S'arımsı Yeşil Ateş Böcekleri "Son Dans"
s’ol anahtarı ç’evrilmiş
dokuz sekizlik bir ezginin ritmindeyim "son dans" bir tahta merdivenden gökyüzüne varıyorum kuru dallar çatırdıyor zihnimde -uçsuz bucaksız bir eylem bir salıncak kurulmuş göğe ince bir sicimle süreyyaya bağlı mavi patiskada bir g’ize rastlıyorum aşağıya bakıp -yukarıya düşüyorum bir ışık huzmesi kaplıyor geceyi kâinat d’evriliyor gözlerimin önünde küme küme yıldızlar avuç avuç yakamozlar -rakseden pervaneler kana kana içiyorum okyanustan derin derin soluyorum atmosferi yorulana -içim dışım bir olana dek -kâğıttan gemiler yapıyorum sonra -sen geçiyorsun sokağımdan sen yürüyorsun gökyüzü yeryüzünü kıskanıyor tüm gemilerimi ateşe veriyorum -su’yun sancısı başlıyor biz seninle /çok başka olabilirdik kutup yıldızını kendimize pusula yaparak şehrin en yüksek tepesine çıkıp samanyolundaki tüm s’imgeleri isimleriyle seslenmek suretiyle -avcumuzun arasına sayabilirdik önümüze çıkan ilk araca atlayıp hiç bilmediğimiz bir şehrin caddelerinde sanki değerli birşeyimizi kaybetmişcesine -sokak sokak çoğalabilirdik bir deniz kenarında öyle alelade bir banka oturup deminde bir bardak çayımızı yudumlarken top oynayan çocuklara karışabilir bin yıl süren bir muhabbetten sonra -geceyi üzerimize örtebilirdik s’arımsı yeşil bir ateşböceği hakkında saatlerce konuştuktan sonra ortak bir karara varamasak da gözlerimizle kahkahayı basıp günün sonunda -yine el ele tutuşabilirdik |