ARICININ SEVDASIŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Baba mesleğimiz arıcılık olduğu için, özellikle lise yıllarında, tatilleri hep arıların yanında geçirdim. Şu anda Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni olmamda, arı çadırında okuduğum kitapların büyük payı olmuştur. Bu vesileyle arılara olan vefa borcumu ödemek istedim.
Her çiçeğin mevsimi takvimine yazılır;
Uğrunda yıllar yılı bütün dağlar gezilir. Bulununca en uygun verimli yurt köşesi; Kovanlar itinayla sıra sıra dizilir. Şaşkın bakar ilk önce çıkanlar dışarıya; Sonra bir nizam gelir sanırsın tüm arıya. Kraliçe yanında yer alırken kimisi; Bal sinyali alanlar uçar gider koruya. Nöbetçidir bazısı girişte bekler durur. Çiçek çiçek dolaşan balını yükler durur. Şaşırmadan rotayı dönerlerken hep geri; Birçoğu ayağında poleni saklar durur. Her koloni işçisi bitirince gününü; Peteğe doldurulur dağın tatlı ürünü. Altıgen hücrelerde yetişirken yavrular; Taze arıbeyleri gözler hemen yarını. Arıcı anlar halden alır isyankâr beyi; Ona destek verenler gidince düşer sayı. İşbölümü yapılır yine herkes dağılır; Bıkmaz her dem çalışır arının budur huyu. Dağ bayır dolaşanlar artık bomboş dönünce; Bal çadırı kurulur, rüzgâr biraz dinince. Süzülür altın renkler rayihalar saçılır; Kızgındır tüm neferler bu duruma kendince. Bu sevda ki hiç bitmez; gidilir başka yere. Arılar tekrar uçar bal için çiçeklere. Kırk beş günlük ömrünü tamamlarken birçoğu; Nöbeti devralanlar çıkar uzun sefere. |