Olağan Üstü Aşıyor
İnsan merak eder
Sevgili Sev ya da sevme Say ya da saydırma Söv söv Aş aşa bildiğin kadar Başka ne gelir Kelamdan Unuttuğu kadar Unutmaz Murdar eder Vatanın Şehrin Ve dahi evrenin Her bir minberine Mücadele eden Direnen Her bir ele, yüreğe Can’a Selâm ile İlla bilmem mi gerek Gerek diyorsan Yüzünü, adını, sanını Cismini Yoo Öyle yanıltıyorlar ki Yazılarak anlaşılır olabileceğini Öyle yanılıyor ki insan Ölçülebilirliği Çözebiliği Sözler, miheng Cüz olamıyor, değil elbet Yazmak an’ı temsil eder Teselli ve teskin eder edemez Çözülemez ki uçkurluğu Her yamanı Yamanlarım yanmış Karatepelerim kül savuruyor Hele de Her gün rutinini Amelini Mudavimini Aynı ya da benzer Noktalarda, yerlerde Hallerde olanı Bir de görevli ise Hele sahada Meydanda Nasıl Aklı kalmaz Akıl almaz O dallar eserdi O ormanlarımın peşi türküsü Hani O da sapalarda Balkonda otururdu be O köşede, kenarda beklerdi ama O durakta dururdu sap ya O pencereden bakardı çalı gibi oysa O sokaktan, kaldırımdan Caddeden ot misali geçerdi Muhakkak O lambalar fırıldak da yanardı Ama o merdivenden çıkardı Ya da o koridorun sonunda Kapıdan geçerdi Odalardan birinde saksağan saklanırdı Yapma hadi Bilmem Bir çekmecede, Bir rafta Bir dolapta işte Yapma ama Bu kadar Sen alıştır dur Umursama Çek git Yok ya sıradan, sırada işte Yok bilmem hangi Kavukta, delikte, inde, cehennemde Hatta arada tıklardı cama, tülüne Başardı zile, tokmağa canım Bir dokunurdu hasbam Ucu, ötesi, berisi Ya da hayalet gibi Cikaverir de canım Bacadan, damdan Arada biraz yok oluverse Görünmese Nasıl düşmez içine Nasıl duman altı ortalık Küller yağıyor Her rüzgar vurdukça Yırttıkça, yırtılacak Artık yeter be Katmanları Bir endişe Hayrola dersin Ya hayrola Hoop, dur hele Nerelerdesin Hele biraz İçtense hissiyatın Ya insanlık hali Her şey Olağanca Olağan üstü Aşar da Taşıyor Sınırda …. |