Lafazanların sözü...
Sonbaharın sarısını giyinmiş gene caddeler...
İçimde hevessizlik kol geziyor ,doğan güneşe karşı Bulutlar ardına gizlenmiş göstermiyor yüzünü, İçimi ısıtma gereğini duymadan . Gündüzlerin farkı yok artık akşamlarımdan... Somurtkan , aksi ve de huysuzum ... Kimseler yanaşamıyor yanıma ,aynalarım bile küs... Kulak asmazdım söylentilere , Lafazanların söylediği boş kelimelere... Çok muhabbet tez ayrılık getirirmiş derlerdi... Seviyorsa ne diye bitsin ki... Her söz doğru olacak değildi ki... Sana gün aşırı sevdiğimi söylemem , El üstünde tutmam bitmesi için sebep olabilir mi? Sen batıla olan düşmanlığımı hançerledin önce , Sonra seni karşılıksız seven kalbimi... Çekip gittin , her şeyi bitirdin sebepsizce ... Lafazanların sözünü ispat etmek istercesine... Çok muhabbet tez ayrılık getirir dercesine ... Şimdi söyle ... Ben nasıl somurtmayım ... Nasıl aksi olmayım ? Nasıl huysuzlaşmayım ... Bana küsmüş aynalardaki adama ağız burun dalmamam için tek bir neden söyle... Hayata ,sonbahara , yüzünü göstermeyen güneşe küsmemem için tek bir neden ... Seni ben mi kaybettim ? Yoksa lafazanların batıl inancımı aldı ellerimden ... Sevseydin biliyorum sonumuz böyle olmazdı Sevseydin ardımdan onca lafazan gülüp beni dillerine dolayamazdı... Sevmemişsin demek ... Anlaşıldı be gülüm anlaşıldı ... Bu sonbaharda sensiz somurtarak geçecek... 13.01.2004 BaRuT |
Aşk ve sevda olduğu sürece,
çekip gitmeler, ayrılıklar,
hasret ve hüzün dolu günler çok olur kıymetli dost..
Merhum Necip fazılın dediği gibi..
aşkın lafazanı değil ta kendisi olmak lazımdır..
ama o tür aşkları bulmak çok zordur,
o aşklar zannediyorum göklerdedir..
sitem dolu şiirinizi tebrik ediyorum..
selam ve saygılar..