![]() Kaderin kadriŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Şiirin içinde.
Bülent Ersoy bile işi çözmüş. Bu arada, kaipten kaleme değil, kalpten kaleme, klavye hatası. Bugün sizlerle, çevremde çok şahit olduğum Ve beni üzen bir meseleyi, hasbihal etmek istiyorum Ne hocayım, ne alim, sizin gibi sıradan bir müslümanım Ama bu meseleye çok içerliyorum. Hem buralarda, hem de içtimai hayatta Bilerek yada bilmeyerek, isteyerek yada istemeyerek Başına gelen her kötü olayda, kader’i suçlayanlar Ve onunla adeta savaş halinde olanlar var. (Haşa)"Kötü kader, pis kader, öyle kader, böyle kader Yüzümü güldürmedin, beni mutlu etmedin" Diyerek günaha, hatta belki de küfre girenler var. Yüce dinimiz 6 iman esası üzerine oturtulmuştur Bunlardan her hangi birini kabul etmeyen Yada inkar eden, dinden çıkar Çünkü bu esaslar, tecezzi kabul etmez bir küll’dür Ve kopmaz çelik halatlarla birbirine bağlanmıştır Asla bölünme, ayrılma, yok sayılma gibi bir durumu yoktur Herhangi birini inkar etmekle, hepsini inkar etmek arasında Hiçbir fark yoktur. Kuran’ın hükümleri de böyledir. Aması, galibası, ona, buna, şuna, bana göresi olmaz Müslümanım diyen herkes, emir ve yükümlülükleri yerine getirmese de Mutlak surette inanmaya ve itaat etmeye mecburdur. Mesela; bir kişi, günahını ve yasak olduğunu bilerek Ömrü boyunca alkol içse, günahkar olur Belki tövbe eder, bırakır, kurtulur Ama hayatında ağzına bir damla bile alkol sürmemiş biri "Ne haramı, ne yasağı, içkinin günahı mı olur?" derse Ayeti inkar ettiği için, dinden çıkar, kâfir olur. Benzeri şekilde "Melekleri, cinleri, şeytanları kim görmüş? Kim öbür tarafa gitmiş, gelmiş? Namaza oruca gerek yok, benim kalbim temiz" Gibi maalesef insanların sıkça kullandığı ibarelerin hepsi, küfürdür. Başımıza gelen her kötü olayda kadere yüklenmek Ona suç atmak, kadere karşı zulümdür Cenab-ı Hakk bunu külliyen yasaklar Böyle davrananları, kaderin eliyle, tokatladıkça tokatlar. Etrafınıza bakın Sürekli kadere laf eden, onunla barışık olmayan insanlar Hiç mutlu değillerdir ve asla da olamazlar Onlar şikayet edip, söylendikçe, kader de vurdukça vurur Muhatabı da bela üstüne bela bulur. Rahman-ı Rahim’in, bizlere verdiği, cüz’i ihtiyariyi Ve kesb-i şer’ri Yani, yaptığımız yanlış tercihleri ve seçimleri Bilerek girdiğimiz dikenli yolları görmezden gelerek Boyuna kaderi suçlayarak bir yere varamayız Dert yumaklarında debelenir, çıkmazlarda kaybolur Bir aydınlık, bir nur, bir çıkar yol da bulamayız. Kadir-i Zülcelal, en çok sevdiği, habibim dediği Peygamber efendimizi (A.S.M), sürgünden sürgüne Hicretten hicrete, savaştan savaşa göndermedi mi? Taifte taşlatıp, herkese horlatıp, aç, susuz, bırakmadı mı? Daha çocukken, Yusuf’u kuyuya atmadı mı? Yunus’u balığın karnına, Eyyüb’ hastalıktan hastalığa sokup Zekeriya’yı ağacın içinde dilim dilim doğratmadı mı? Bize ne oluyor ki, en ufak bir sıkıntıda Kaderi suçlayıp, of tuf edip şikayet edip, isyan ediyoruz? Alemlerin Rabbi, bizi kendine muhatab edip Aradabir, hadisatla başımızı okşayıp "Kul’um ben buradayım, yalnız değilsin, başıboş da değilsin" diyip Bizi sevdiğini gösteriyor, bilmiyoruz. İyisiyle kötüsüyle, hayatta yaşadığımız herşey Bir imtihandır, kulun sınanmasıdır Ve hayat, sıkıntılarla, çilelerle, yokluklarla, mücadelelerle hayat bulur Sürekli istirahat ve keyif içinde bir yaşam Sıkıntı, buhran ve hastalıklarla doludur. Bu yüzden, eğer inanmışsak Kadere itimad edip, boyun eğelim Kadir mevlamız ne yazmış, ne buyurmuşsa başüstü edelim Her işte, her oluşta, her olayda, kaderin hikmetini Ve bizim için hayırlı olan tarafını görelim Ve daima şükredelim. Bunun dışında kimse, daha güvenli, rahat bir yol bulamaz Sizi kasemle temin ederek söylüyorum Kaderle, kaderiyle barışık yaşamayanlar Ömürleri boyunca mutlu olamaz. Olamıyorlar da zaten... Elhamdülillahi haza min fazlı Rabbi, ala külli halin sivel küfri ved-dalal. |