Öfkeli Zaman
En fazla acılarımıza sus diyebiliriz.
Susturamasakta. Konuşma rahat bırak beynimi! Susmazlar susturulmazlar. Kırıntılaşıyor zaman un ve ufak ediyor daraldıkça kendinden. Kemiğinize kadar bitiyorsunuz Orada da bitmiyor bu ufalanıyorsunuz. Yok oluncaya kadar siz peşinizden geliyor hayat! Umutlarınızı bir bir yıkamadan kurulayamadan kefenliyorsunuz. O gençliginizin hiç bitmeyen isyanlariyla büyüdüğünüzü animsiyor, bir kez daha derinden bir ah çekiyorsunuz. Ah derken bir bir ah ahh diye çoğalıyor sesler ve yine beyninizde bir çığlık susmayan koro. Sabahı bekliyorsunuz gecenin karanlığından kaçarak. Karanlık sizi sabaha kovalarken sabah da sizden kaçıyor koşa koşa... Açık kalan televizyonunuzdan bir filim doluyor evinize ve o an onu yaşıyorsunuz. İçinizden adım adım uzaklaşıyorsunuz. Kaçtığınız her yerde mapushane duvarları. Havalandirmada bir boşluk ve görebildiğiniz tek kara toprak orasi.. Ölümü avuclamak istiyorsunuz bir kutu hapi bir gecede midenize indiriyorsunuz. O anlar neler düsünürseniz düşünün aklınız hep yarım kalan hayatta. Bir yandan ölmek isterken delicesine Bir okadar da büyük bir istekle yaşamak böyle nefretle. Sol göğsün sızlıyor bu bir kalp kırizi mi? Bitmeyen sevgilinin yoksa sonsuz hediyesi mi? Bilmiyorsun bilinmezliğin acısıyla bedenin ruhuna sövuyor kainata dönüyor. Sonra sen başlıyorsun sormaya içinde biriktirdiğin öfkeyi etrafindaki her şeyi al aşağı ederek. Mantığın sövüyor bu sefer sana Dur aptal dur yapma! Yere çöküyorsun koltuğun kıyısına Yumruğunu birer ikişer indiriyorsun. Dur diyor sana dur yapma! Gözyaşların elbisenin yakasinı ıslıyor Hiç susmayacağım sanıyorsun o an Sigara paketine sarılıyorsun Sanki kurtacak mış gibi. Birazda olsa rahatlatıyor seni İzmaritini kolunda söndürüyorsun Sonraki günler, acıtmıyor içim gibi dedirtiyor sana... Ve sabah oluyor usul usul Güneş öyle sarmalıyor ki önüne geleni İliklerine kadar bayılıyorsun bu harikalığa. Saat yedi oluyor hayat yeniden başladı. Kalkmak zorundasındır istemiyorsun oysa... Her zamanki gibi yine geç kalıyorsun işine veya okuluna Sert bakışlarn altından akıyorsun kuytuna. Sonra saat aptal bir kum saati gibi ilerlemiyor. Sayamıyorsun kum taneciklerini ama saati her saniye her dakika dakika hissediyorsun. Zaman geçiyor 10.01.2017 |