Düşerken...
İçime düşen,
Düşerken sessiz kelimelere sığınmış Bir kıyametti... Sessizce, Ve... Kar borandı Donuktu Yoktu belki de Gözlerime düşen Düşünceli Dalgın, Yangın çıkıyordu Baktığım yerden. Sen hiçbir şeyin Her şeyiydin Hiç bir yerden İçime düşen Büyüyen... Hiç bir şey yakmamıştı beni Sustun, Sessiz kelimeler ürettin Kulaklarımı sağır eden. Ve, Amansız sokakların Seri ölümlerinde zanlı Kimliği saklı bir katili oynarken sen, Bendim daha ölmeden Gırtlağımda düğümlenmiş Hıçkırıklarla, -Yağlı bir urgan geçmemişti hala boynuma- Ölüme giden. Şimdi, Son dileği sorulmamış bir ahmağın Can çekişlerinde, -Tutarsızlıklarla dolu,şaşkın- Çöllere düşüyor içim. İçim ağustos sıcağında kavrulurken Gözlerim eylülsü sağanaklarda mevsimsiz. Yüzüm Mısır, Nil düşüyor yanaklarıma Hayat mı? İbrahim’in göçleri gibi Amansız… Kuyular Yusufsuz Melik habersiz Toplansa herkes Şahitlik edecek Züleyha’ya, Çaresiz. Yusuf insan Ödül zindan. Düşün, Kaç kuyu büyütsem içimde Kervan geçmez yol benim. İşte dört duvar Ödülüm. Esaretimi saklar her biri İnadına gezinirsin duvarlarımda İnadına rüyalarımda -esir olduğumu haykırır bir ses- Bir şamar gibi şaklar suratıma. Yok bir tek şahidim, Yok… Allah’tan başka, Esirinim. |
böler uykularımı
der ki;
yaşamak sana ait değil
sen zaten senin değilsin ki
nedir bu çırpınış
sus ve ait olduğun yere gideceğin o ana hazırlan
yok ötesi
bir lokma, bir hırkadan gayrı
................
Tebrik ederim Murat bey, mükemmeldi
çağlayanlar misali aktı şiir. koyağını temizleye temizleye
ruhuma bahar serinliği doldu
...
emeğinize binlerce tebriklerimle...