Geveze
Uzak köylerden esrik şehrin bodrumuna; dirseğin sekti önünde,
Kaldıramadılar saksıdaki ağacı; toprak geveze insan geveze olunca, Hayata küsmek olağan. Belki umut adlı baytar çıkagelir hasta hayvanlar yerine insanoğlunu yakalar. Deva asılı biricik ilaç kulpundan tutulur, İçilir ve ölmeden yutulur. Doğan her güne bir selam daha. Seninki bir Anadolu mavisi, çirkin kalpli, üryan takipçisi Müstehcen alfabesi. Her Türk filminin içinde gezinir bir yatak sahnesi, O kadar uzak ki... Ve çıplak kadın sergi salonunda baş köşede otuz bir erkeği. Sokağa günümüz varoşu ki dantelsiz; Bindiği Tofaş’a son ses “Ölürüm Türkiye’m” eşlik eder. Ağzında götam götam çarpılır. Bu yolculuk sıfır çizilerek Ankara Ulus’ta; Çankırı sokağında bir pavyonda takım elbiseyle, Konsomatris masasına takılır. Harcanır gece bir motelin kudurmasında. Şehvet aylak gibi gezer piç takma adlardan. Ortalık kabarır kötü huylu canavardan. |