Mektup ll
Denizini kaybetmiş kayıp sandallara bindim yalnızlığımla,
dalgaları aradım. Sen denizden uzak olsan da bana, denizden ıslak olsan da, seni aradım gözlerimi yumup, kendimi kaybettiğim yollarda. Seni aradım sen olduğunu bilmeden, beni aradık senle ben… Başlayan bir gün kadar uzun sensizliğim, biten ömürler kadar kısa yine de başlı başına senim. Seni kaybetmekten çok korkuyorum bulmadan, belki bulmaktan daha çok. Anladığım her şeyde sen varsın çünkü, çünkü çünkülü her cümlede gerekçemsin. Çünkü sensin… Peki neden sen, sen neden biliyor musun? Bildiğim sen nedensiz mi, sensizlik kadar? Her neden sen misin yoksa yaşamak için? Yaşamak sen misin? Sen uçmayı yeni öğrenen serçe yavrususun, uçmama neden. Düşmeme gerekçe yer çekimisin, çeken. Dinlediğimde konuşan, dinlendiğimde koşansın benden… Sen diye bir şeysin sen. Kopan uçurtma kuyruğusun bazen, telefon tellerine değen. Bazen her zamansın, her zaman bazen. Benzettiğim tüm tanımadıklarım, tanıdığımda benzetemediklerim sen. Sen benimsin, benden habersizken. Ben, sen… |