Garda
bir başkadır tren garlarında yalnızlık...
hangi mevsimde olursan ol hava soğuktur bir kere, gar havadan da soğuk. önce sıcak bir bakış ararsın kalabalıkta, sonra çay için biraz bozuk para, ama ne yapsan nafile ilk düdüğü çalarken kondüktör kendiliğinden girer ellerin ceplerine, üşürsün. havada belli belirsiz bir hüzün hissedersin mutlaka sebepsiz... trenin o pis çığlığından mı desem peronun kokusundan mı bilinmez önce mutlu bir yüz ararsın kalabalıkta sonra oyalanmak için bir gazete ama kurtulamazsın ne yapsan ikinci kez duyulurken o meşum ses kendiliğinden yanar sigaran, üzülürsün. ve nihayet üçüncü düdüğü de duyarsın peronda son turunu atarken kendiliğinden hızlanır adımların önce eski bir dosta benzetirsin adamın tekini sonra çirkefin biri ayağına basar tam ağzını açacakken kayboluverir herkes. kafanda bir ses ’insana vedalaşmak mı daha çok koyar yoksa veda edecek kimse bulamamak mı’ diye sorar, düşünürsün. |
Ellerin
Birini arar..
Yüreğini
Düdük sesleri sarar
Kavrulur gece
Yalnızlıkta
Kaybolursun
Issızlıkta
Bir gerçek kalbi ikiye böler..
Deyiverdim
Çok sevdiğim şiirine hediyemdir