Senin Bana Bu Çektirdiklerin...
Senin bana bu çektirdiklerin, canıma çoktan tak etti, tak etti, tak etti.
Yaşayacağım mutlu gün ve gecelerimi tamamen bitirdi, bitirdi, bitirdi. Sen sen oldun, bırakmadın menzil murat alayım! Bu sevdan iki yakamı biraraya getirmedi, getirmedi, getirmedi. Senin bana bu çektirdiklerin, kıblemi şaşırttı, şaşırttı şaşırttı. Hiç bir şey bilmeyen cahillerin boz bulanık sularında kulaç attırttı, attırdı, attırdı. Gönül hanemin ışıkları ışıl ışıl yanarken, Gam ve tasaların sevdalı yufka gönlümü zifiri karanlıklara çevirdi, çevirdi, çevirdi. Senin bana bu çektirdiklerin, sımsıcak gönül evime incir ağacı dikti, dikti, dikti. Sana meftun bu sevdalı gönlüm senden çok çekti, çekti, çekti. Her kapıyı mahirce çok kolay açan aşk ve şevkli biriydim, Maharetli parmaklarımın hüneri bitti, bitti, bitti. Senin bana bu çektirdiklerin, aşımın ekmeğimin tadını tuzunu kaçırttı, kaçırttı, kaçırttı. Buharlanmış penceremin arkasından el ele kol kola dolaşan sevgililere baktırdı, baktırdı, baktırdı. Dostlarımın neşe ve üzüntülerini payalaşan biriydim, Şimdi bu yaman hal ve ahvalimi gören herkes bana bir acayip acıdı, acıdı, acıdı. Senin bana bu çektirdiklerin, rengârenk güllerimi saksılarında kuruttu, kuruttu, kuruttu. Daha mezara bırakılmadan sana meftun bu gönlümü yaşarken çürüttü, çürüttü, çürüttü. Sevda yollarında yol alırken, derinden nefes alıp vermeye hasret kaldım. Güllü çemenli yollar varken, dimdik yokuşlu yollarda beni yürüttü, yürüttü, yürüttü. Senin bana bu çektirdiklerin, gülmelerin her türlüsünü kursağımda bıraktı, bıraktı, bıraktı. Aşkın kor ateşten gömleğini giydirdi ha bire yaktı, yaktı, yaktı. İçten attığım sevda naralarımı senden başka duymayan kalmadı. Zalim felek de senle bir oldu baştan sona beni anlamadı, anlamadı, anlamadı. Senin bana bu çektirdiklerin, menzil murat aldırmadı, aldırmadı, aldırmadı. Tapusunu sana verdiğim gönül tarlamın gülleri, tenin kokmadı, kokmadı, kokmadı. Sevda yolunda saatlerce, günlerce rahvan atının seyisliğini yaptırdın bana! Ama ben ben oldum ne yaptıysam beni dinlemedi, dinlemedi, dinlemedi! Senin bana bu çektirdiklerin, konusu sen olan en uzun en hüzünlü şiirleri yazdırdı, yazdırdı, yazdırdı. Herkesin gıpta ettiği aşk ve sevdamı aşkın pazarlarında çok ucuza sattırdı, sattırdı, sattırdı. Ben bir anlık visalini dünya nimetlerinin hiç birine değiştirmez iken, Ummadığım bir anda kabzası zeberced işlemeli aşkın hançerini bağrıma sapladı, sapladı, sapladı. Senin bana bu çektirdiklerin, yarına dair pespembe umutlarımın köküne kezzap döktü, döktü, döktü. Er meydanında kolay kolay bükülemeyen pazılı güçlü bileklerimi, tıfıl birine büktürdü, büktürdü, büktürdü. Alnım açık, başım dik gönlün fatika yollarında özgürce dolaşırken, Sevmeyi bilmeyenlerin önünde diz çöktürdü, çöktürdü, çöktürdü. Senin bana bu çektirdiklerin, Gönül hanemin ışıl ışıl yanan ışıklarını söndürdü, söndürdü, söndürdü. Hayatın dümdüz yolları var iken, çamurlu dikenli yollarda soluk soluğa yürüttü, yürüttü, yürüttü. Çok sosyal şen şakrak hayatı ve yaşamayı çok seven biri olmama rağmen, Beni bana muhacir, özümü özüme yabancı, beni bana ise derinden küstürttü, küstürdü, küstürdü. 07-10/ Haziran/ 2024 |