Karma ve Koza
Dünyanın müşgülünü umursamazken
Gecenin karanlığında kaybolmuşum Yazmanın sihriyle dolup taşarken Aklım uyuşmuş yolu unutmuşum Sesler sıraya girse de ahenksizce Ben bir nota bulup şarkı olmuşum Kelimeler uçuşur odanın her köşesine Dize dize çoşup şiire koşmuşum Kavgalar bitmez, sınavlar bitmez Yokuşları, çıkarken yorulmuşum Ellerimizde kalan ümitlerle inilmez Yuvarlanmaktan korkmuşum Kozasında saklı bir ipek böceği Nasıl dışarı çıkabileceğinden emin Bense çoktan kapattım pencerelerini Yarıda kalan hayallerimin… 2013 Koza Şiirim O zamanlar Hüzzam Makamı, mahlasını Kullanırdım Ondam mi rahattım yazarken Bilmem ki İnsanın kendi ismiyle Yazması bile Bir ket sınır oluyor da O duvarları aşmak Şura dursun Yaslanmak, ifade etmek Dokunmak, duyabilmek Yasakmış Sevmek de günahmış Hem En büyük günah… İyice kavradım Uzunca bir savunma Yazardım, eklerdim ama Gerek yoktu Özlemek, öz’lemek Bir yanlarımızı çarpıtıp Yakmasın… …. Buralarda yollarda Dut ağaçları çoktu Gezerken geçenlerde birkaç Dolduru vermiştim avcuma Hem dut yaprağı görmek Öze dönmek demekmiş, Benim aklıma Yüreğime, O ipek böceklerim Gelirdi de Gene eskilere mi gideyim dedim Parmak uçlarımda Bir kelebekle Sonra dalıversem Şöyle bir tarlaya Hani erik de yemeyi sevmem Karşıdaki Evin hanımı bakmasın mı Pencereden, perdeyi Çekerken Ne güzel sohbet Edecektik, dertleşecektik Kadın kadına Utandırmadı Sağolsun hiç, selam ile… |